Muris muvazaası kanıtlandığında işlemin baştan itibaren hüküm ifade etmeyeceği, davacının mirasın intikaliyle birlikte hak sahibi olacağı ve kayıt maliki olunmayan döneme ilişkin ecrimisil de istenebileceği-
Her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlı olduğundan 2010 yılında davalının taşınmaza her hangi bir elatmasının söz konusu olmadığı anlaşıldığına göre mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin reddine karar verilmesinin gerekeceği- Ecrimisil haksız işgal tazminatı olup; en azı kira bedeli, en çoğu yoksun kalınan gelir olabileceği-
Taşkın biçimde yapılanmak suretiyle mülkiyet hakkının kısıtlanması, diğer bir söyleyişle taşınmazından yararlanma olanağının ortadan kaldırılması nedeniyle, haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisil ile sorumlu tutulması gerekeceği-
Ecrimisil davalarında alacağa dava tarihine kadar geçen süre için hükmedilebileceği, davanın açılma tarihi itibariyle bilirkişi raporunda belirtilen 2010 yılı ürününün dava konusu taşınmazdan toplanmasının söz konusu olamayacağı, o halde, mahkemece; bu husus düşünülmeksizin, talep aşılmak suretiyle, yazılı şekilde (2010 yılı ürün bedeli hakkında da) hüküm kurulmuş olmasının doğru görülmemiş, bozmayı gerektirdiği, bundan ayrı olarak ta, davacıların dava konusu taşınmazda hissedar oldukları, ancak, bilirkişi raporundan, ürün esasına göre belirlenen ecrimisil bedellerinin davacıların hisseleri karşılığı olup-olmadığının anlaşılamadığı, bu hususta ek rapor alınmak suretiyle karar verilmesinin gerekeceği-
Doğal ürün veren yerlerle ilgili paydaşlar arasında intifadan men aranmaksızın ecrimisil istenebileceği; davalılarca yetiştirilen fındığın doğal ürün kabul edilemeyeceği-
Ecrimisille ilgili bir dava bulunmadığı halde ecrimisile hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, davalının eylemlerinden kaynaklandığı kanıtlanamamasına rağmen tazminat isteğinin kabul kapsamına alınması ve fen bilirkişilerin krokisinde gösterilen alandaki taşkınlığın kimin tarafından yapıldığı araştırılmaksızın noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının isabetsiz olduğu-
Davaya konu taşınmaz halen davacı Kooperatif adına kayıtlı bulunduğundan, Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesi hükmü uyarınca Kooperatifin mülkiyet hakkı üstün tutulmak suretiyle, belirlenecek ecrimisil ile birlikte davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaza köy tüzel kişiliğince alınan kamu yararı kararına istinaden el atıldığı anlaşıldığından, köy muhtarı olan davalı şahsen sorumlu tutulamayacağından köy tüzel kişiliği yerine davanın köy muhtarına yöneltilmesinin temsilcide hata niteliğinde olduğu gözetilerek köy Tüzel Kişiliği davaya dahil edilip hakkında hüküm kurulması gerektiği-
Davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, bunun sonucu olarak taşınmazın tamamının davalı tarafça kullandığının belirlenmesi halinde davacının payı oranında elatmanın önlenmesine ve belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekeceği-
Davacı İstanbul defterdarının, ilgili parselde kayıtlı taşınmazın maliklerinin gaip olması nedeniyle kayyım olarak atandığı, taşınmazın ise davalı tarafından kullanıldığı ileri sürülerek ecrimisilin davalıdan tahsilinin istenildiği, 3561 sayılı kanun kapsamında yönetim kayyımı olan defterdarın; burada hazineyi temsil etmemekte, aksine kayyımlık görevi gereği gaip kişinin anılan taşınmazdaki hak ve menfaatlerini koruduğu, defterdarın taşıdığı kayyımlık sıfatı ile açtığı eldeki dava yönünden 492 sayılı harçlar kanunu kapsamında harçtan muaf olmadığı, dava açılırken davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken harç alınıp, sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-