Davanın, ecrimisil istemine ilişkin olduğu, ecrimisil isteminin 5 yıllık zamanaşımına tabi olmakla 29.12.2009 tarihinde açılan bu davada ancak 29.12.2004 tarihine kadar ecrimisil istenebileceği gözetilmeden, 2004 yılı için de ecrimisile hükmedilmesinin ve davalının zamanaşımı def’i nazara alınmadan sonuca gidilmesinin doğru olmadığı, ecrimisil hesabı yapılırken resmi veriler ve bağın yaşının esas alınmamış olmasının doğru olmadığı, bunun yanında masraf hesaplanırken de resmi verilerden ayrılmanın somut gerekçesi gösterilmeden çok düşük tutulmasının uygun görülmediği, mahkemece, tüm dönemlere ilişkin resmi veriler dosyaya konularak, yukarıda belirtilen bu hususunda değerlendirilmesi suretiyle yeniden ek rapor alınmasının ve sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Her bir davalının kullandığı bölümler yönünden ecrimisilin ayrı ayrı hesaplanması ve her bir davalı aleyhine davacının payı oranında ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, taşınmazın tümü üzerinden belirlenen ecrimisilden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının isabetsiz olacağı-
Çekişmeli taşınmazda davalı tarafından tel örgü ile çevrilerek hâkimiyet alanı altına alınan bölümlerin tamamı yönünden elatmanın önlenmesine karar verilmesi, ecrimisil hesaplamasının da bu bölümler dikkate alınarak yapılması, ayrıca ecrimisil isteği yönünden mükerrer tahsil olmaması için İdare Mahkemesi’nde açılan davanın neticesinin araştırılması sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
E.tıldığı iddia edilen taşınmazın değerinin belirlenmesi ve bu değerler üzerinden harç ikmali yaptırılıp, bu koşul yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Evlilik süresince oturdukları dairede boşanma gerçekleşinceye kadar davalının oturmayı sürdürmesinin haksız olduğundan söz edilmesine, dolayısıyla kötü niyetli zilyedin ödemekle yükümlü olduğu ecrimisilden sorumlu tutulmasına yasal olanak olmadığı; davacının ancak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ecrimisil isteyebileceği-
Asıl davada hüküm altına alınan ecrimisilin ihtarnamenin tebliğinden geriye doğru iki yıl öncesinden itibaren hesaplanması gerekirken, daha önceki dönemi de kapsar şekilde belirlenen ecrimisile karar verilmemesi gerekeceği-
Defterdarın taşıdığı kayyımlık sıfatı ile açtığı davada harçtan muafiyeti olmadığı gibi, işlemi de harçtan müstesna kılınmadığından dava açılırken usulünce yatırılmış yargı harcı olmadan yargılamaya devamla hüküm kurulamayacağı-
Yapılan yargılama sırasında taşınmazın eldeğiştirmesi nedeniyle ve hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca davacının tapu iptal ve tescil isteğini bedele dönüştürdüğü ve yapılan yargılama sonucunda gerçekleştirilen temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu belirlenerek tebdil isteği de gözetilmek suretiyle davacının miras payı oranında bedele hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davada ecrimisil isteği de bulunduğu halde mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeksizin bu istek bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
2565 sayılı Yasa’nın 21. maddesine göre bölge içerisindeki gerçek ve tüzel kişilerin mallarının kamulaştırılabileceğinin bildirildiği, davalı idarece kamulaştırmanın yapılmadığı, davacılar tarafından açılan kamulaştırmasız el atma sonucunda, davacılar lehine tazminata hükmolunduğu ve dava konusu taşınmazın davalı idare adına tesciline karar verildiği, davalının davacılara herhangi bir bedel ödemeden taşınmazın etrafına fiilen el atması (etrafına duvar çevirerek) suretiyle davacıların tasarruf hakkını kısıtlamasının yerinde olmadığı, bu nedenle; davacıların payları yönünden davanın yazılı şekilde (Tapu kaydında ki askeri güvenlik bölgesi şerhi nazara alınarak) reddine ilişkin gerekçede belirtilen hususların yerinde olmadığı, davacıların hisselerine yönelik ecrimisil şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılıp, değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
Uzun süredir taşınmazın belirlenen bölümünün davalılar tarafından kullanıldığı görülmektedir. Taraflar arasında ariyet sözleşmesinin yapıldığı ve süresiz olan bu zımni sözleşmeyi davacıların dava açmakla feshettiğini kabul etmek gerekir. Bu nedenle fuzuli şagil haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden sorumlu tutulamaz. Hal böyle olunca; ecrimisil isteği bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere kabulünün hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-