Arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshinin, taraf iradeleri fesihte birleşmediği sürece ancak mahkeme kararı ile mümkün olduğu- Bilirkişi raporunda, inşaatın projesine ve yapı ruhsatına aykırı olarak yapıldığı tespit edilmiş, Belediye Başkanlığınca bir takım tadilatlar ile binanın projeye uygun hale getirilebileceği bildirilmiş olduğundan, mahkemece, ilgili Belediye Başkanlığından inşaat ruhsat başvurusuna ilişkin tüm dosya celbedilip, inşaatın sözleşmeye, plan ve projesine, ruhsat ve imar mevzuatına ve mimari projeye uygun olup olmadığı saptanmalı, projeye uygun değil ise ruhsata aykırılıkların giderilip giderilemeyeceği belirlenmeli, giderilemeyecek ise davacının geriye etkili fesih hakkının doğduğu kabul edilmesi; yasal hale getirme olanağı varsa, bu taktirde davalı yükleniciye yetki ve uygun süre verildikten sonra anılan hususların verilen makul sürede giderildiğinin davalı tarafından mahkemeye bildirilmesi halinde mahkemece mahallinde uzman bilirkişi refakatinde keşif ve inceleme yapılıp, inşaat seviyesinin araştırılması; inşaatın seviyesi, (İçt. Bir. K. 25.01.1984 T. 3/1 uyarınca) somut olayın niteliği ve özelliğinin haklı gösterdiği durumlarda TMK'nın 2. maddesi hükmü gözetilmek kaydı ile, inşaatın %90 ve üzeri oranına ulaşması ve ayrıca kalan eksik işlerin de sözleşmede amaçlanan kullanıma engel oluşturmadığının belirlenmesi halinde ileriye etkili feshin koşullarının gerçekleştiği gözetilmeli, bu koşulların gerçekleşmemesi halinde ise sözleşmenin geriye etkili feshi koşullarının oluştuğu sonucuna varılması gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi istemine ilişkin davada, TMK'nın 2. maddesi hükmü gereği davalının % 36,5 seviyesinde aldığı inşaatı, keşif tarihi itibariyle henüz %63,5 seviyesine ulaştırdığı ve esasen dava tarihine kadar ruhsat başvurusunda dahi bulunmadığından davalı yüklenicinin işin ifasında temerrüde düştüğü- davacı arsa sahiplerinin sözleşmenin feshini istemekte haklı olduğu-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Davacının 22.01.2008 tarihinde satın aldığı aracın, sonradan oluşan önden gelen ses nedeniyle 28.08.2008; 10.09.2008 ve 15.10.2008 tarihlerinde servise götürüldüğü ve davalı tarafından ücretsiz onarımının yapıldığı anlaşıldığı, araçtan sürekli yararlanamamanın gerçekleştiği, davacı için sözleşmeden dönme koşulunun oluştuğu ve davanın kabulünün gerektiği-
Elbirliği ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşmenin bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olduğu ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği-
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağının bulunması gerektiği, elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği-
Kural olarak elbirliği malikleri arasında yapılmış bulunan satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında ifa olanağı bulunduğu-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği-Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK 706, TBK 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-
TMK. 'nun 2. maddesi uyarınca, inşaatın % 90 ve üzeri oranına ulaşması ve kalan eksik işlerin sözleşmede amaçlanan kullanıma engel oluşturmadığının belirlenmesi halinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ileriye etkili fesih koşullarının gerçekleştiğinin gözetilmesi, bu koşulların gerçekleşmemesi halinde ise davacı tarafça feshin ileriye etkili sonuç doğurmasına ilişkin hükmün temyiz edilmemesi nedeniyle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek tasfiyeye ilişkin herhangi bir hüküm kurulmaksızın sözleşmenin ileri etkili olarak feshine karar verilmesiyle yetinilmesi gerektiği, inşaatın yasal hale getirilip getirilemeyeceği hususunda herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan sözleşmenin ileri etkili olacak şekilde feshine karar verilemeyeceği-
İ. sözleşmesinin, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabileceği; bu yazılı delilin de, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmasının gerekeceği-