... parsel sayılı taşınmaza yönelik temyizine gelince, toplanan deliller ve tanık anlatımlarından, aralarında yaş farkı olan davalıya, miras bırakanın ... parsel sayılı taşınmazı evlilik hediyesi olarak verdiğinin anlaşıldığı, bu nedenle, ... parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
3. HD. 18.01.2016 T. E: 2015/2008, K: 194-
E.tmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine-
Tapu iptal ve tescil isteğine-
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebileceği, hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan birinin, öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabileceği, ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı olmadığı- Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekeceği- Tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyetinin ana taşınmazdan ayrılamayacağı, ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereği olduğu- Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK 706, TBK 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu-Somut olay itibariyle; 01.07.1963 olan temlik tarihinde davalının üç yaşında olduğu ve satış bedelinin ödendiği de kanıtlanamadığına göre, murisin yaptığı işlemin gerçek satış değil bağış olduğunun kabulü gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, taşınmazların murisle ilgisinin ispat edilemediği, murisin anılan taşınmazlar bakımından davalılara temlikinin söz konusu olmadığı, taşınmazların dava dışı kişi ve davalının haricen satışı nedeniyle kadastro tespiti sırasında diğer davalı H. adına senetsizden tespit ve tescil edildikten sonra davalıya satış suretiyle temlik edildiği anlaşıldığından, bu davalı adına kayıtlı olan parseller bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Tapu iptal tescil isteğine ilişkin davada, kadastro tespitine dayanak tapu kaydının tüm tedavülleri ve diğer tüm dayanak belge suretlerinin merciinden temini ile gerektiğinde kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle davacının mirasbırakanı ile kayıt malikinin aynı kişi olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde nüfus kayıtları da denetlenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması gerektiği-