Dava açıldığı tarihte mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olup, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davada haksız çıkması halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı-
Davacı vekili "mal rejiminin tasfiyesine yönelik alacak" talebinde bulunmuş ve ilk derece mahkemesi kararını istinaf incelemesine tabi tutan Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kararın bir kısmı esastan incelenip esastan red şeklinde karar verilirken, birbirleri ile ayrılmaz nitelikteki talepleri göz ardı ederek, bir kısmı yönünden ise tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğundan bahisle ilk derece mahkemesine dosyanın gönderilmesine karar verilmesinin kendi içerisinde çelişkili bir durum olduğu- Tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğunun kabulü halinde kararın bir kısmının incelenerek esastan red kararı verilmesinin mümkün olmadığı- Esastan red kararı verilmesi delillerin değerlendirecek ölçüde toplandığına delalet edeceğinden tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olduğu gerekçesi ile dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin kendi içerisinde çeliştiği- Kanun koyucu, bu iki halin bir araya gelmeyeceğini öngördüğünden, esastan verilecek kararı belli koşullar altında temyizi kabil olarak düzenlemiş iken, diğer halin kesin olarak düzenledndiği- Kararın düzenlenen kanun yolu açısından da bakıldığında da çelişkili durum yarattığı- Kararın bir bölümü esastan incelenerek karar verilmesi halinde diğer kısmı yönünden HMK. mad. 353/(1)-a.6 gereğince, "tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiğinden" bahisle dosyanın ilk dereceye gönderilmesine karar verilemeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince, esastan değerlendirme yapıldığı da nazara alındığında, davanın esasının incelenmesinin mümkün olduğu kabul edilerek davanın esasının tümüyle incelenmesi, gerektiğinde HMK. mad. 356 uyarınca duruşma yapılarak esastan inceleme ile tüm talepler yönünden karar verilmesi gerektiği- Usul ve yasaya aykırı şekilde bir taraftan işin esasına girilip tarafların istinaf isteminin esastan reddedilirken, diğer taraftan HMK. mad. 353/(1)-a.6 gereğince "dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine" şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davanın esasıyla ilgili olarak, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verileceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince; alacaklının istinaf talebi kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiğine göre, şikayetin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekirkeceği-
Bölge adliye mahkemesince, davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazının kabulü neticesinde ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, ilk derece mahkemesi kararının sadece vekalet ücretine ilişkin kısmının kaldırılarak yeniden hüküm tesisinin doğru olmadığı-
İcra mahkemesince verilen kararın her iki taraf vekiline 18/04/2017 tarihli duruşmada tefhim edildiği, borçlu vekilinin süresi içinde (yani 20/04/2017 günü), usulüne uygun istinaf başvurusuna ilişkin dilekçesini verdiği olayda Bölge Adliye Mahkemesinin yapılacağı işin istinaf dilekçesini reddetmeden, kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi olduğu- İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesi'nce, süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verildiği halde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı da tespit edildiğinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu-
Süresinde istinaf (süre tutum) dilekçesi verilmesi halinde, incelenen ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı da tespit edildiğine göre, HMK. mad. 353/1-b-1 gereğince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince verilen kararın alacaklı vekiline 23.02.2017 tarihli celsede tefhim edildiği, alacaklı vekilinin süresi içinde, yani 02.03.2017 günü, usulüne uygun olacak şekilde istinaf dilekçesini (süre tutum) verdiği, gerekçeli kararın tebliğine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin verilmediği somut olayda Bölge Adliye Mahkemesinin yapılacağı işin, istinaf dilekçesini reddetmeden, kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, olayda istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği- İstinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemelerinin, bir yandan hukuki denetim yapan mahkemeler iken, diğer yandan aynı zamanda vakıa incelemesi yapan mahkemeler olduğu, ilk derece mahkemelerince yapılan vakıa incelemesini yerinde bulunmadığı takdirde ilk derece mahkemesi kararının bütünüyle kaldırması ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde kendisinin yeni bir hüküm kurulması gerektiği- Bölge adliye mahkemesince kısmen kaldırma kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacı tarafın Bakırköy'deki taşınmaza yönelikte alacak isteğinde bulunduğu ve dayanak tapu senedi dava dosyası içinde yer aldığı, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamış veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemeyeceği- Bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tadadi olarak değil tahdidi olarak sayılmış olup, Kanun'da sayılan geri gönderme sebepleri arasında "Delillerin eksik toplanmasının" bulunmadığı- Bakırköy'deki taşınmaza yönelik eksik delillerin Bölge Adliye Mahkemesince toplanması ve sonucuna göre hem Bakırköy'deki hem Edremit'teki taşınmazı kapsayacak şekilde bir karar verilmesi gerekirken, kararın kısmen kaldırılması ve yargılamanın eksiklikler tamamlanarak kaldığı yerden devamı için dosyanın ait olduğu mahkemeye iadesine şeklinde hüküm kurulması yerinde olmadığı-
Görev sorunun, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetileceği- Somut olayda; davalı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bir kamu kurumu olduğundan kural olarak, işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşıdığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2/1-b maddesi gereği davaya konu olan talebin, idari yargı yerinde ileri sürülmesi gerektiği; bu nedenle, davanın yargı yolu bakımından usulden reddine karar verilmesi gerektiği-