Satış ilanı tebliğinden sonra yasal 7 günlük sürede bu işlemin şikayet konusu yapılmadığı göz ardı edildiği, borçlunun, taşınmazın değerinin düşük gösterildiğinden kıymet takdiri işleminin hatalı olduğuna yönelik iddiasının artık dinlenilmesine olanak bulunmadığı, taşınmaz üzerinde yeniden kıymet takdiri yapılmasının yerinde olmadığı-
Gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi ve kuyumcu bilirkişiden rapor alınarak sonucu uyarınca ziynet alacağı davası hakkında infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açıkça eda hükmü tesis edilmesi gerektiği- İlk derece mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğin her iki boşanma davası hakkında da karar verildiği halde, hüküm kurulmadığı gerekçesi ile dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Haciz ihbarnamesi tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğundan, şikayetçi tarafından birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresi içerisinde itiraz edilmiş olmakla, borçlunun şikayetçi üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş bir alacağının bulunmadığı, ve bu durumda şikayetçiye gönderilen ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin yok hükmünde olacağı ve iptaline karar verilmesi gerektiği-
Temyize konu edilen miktarın 6.667,17 TL olması nedeniyle 01.04.2019 tarihli karar kesin nitelikte olduğu- HUMK döneminde oluşturulan 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği iş bu kararının HMK döneminde de uygulanmasının mümkün olduğu-
Davadan ve temyiz isteminden feragat edilen durumlarda öncelikle davadan feragat hakkında ilk derece mahkemesince bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Bölge adliye mahkemesinin, dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebeplerinin tadadi olarak değil tahdidi olarak sayıldığı ve bunlar arasında "Delillerin eksik toplanması"nın bulunmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK. mad. 353/1-a-6 gereğince "dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine" karar verildiğine göre, bu karara uygun şekilde işlem yapılması gerektiği, bir taraftan işin esasına da girilip şikayetçi borçlunun istinaf isteminin esastan reddedilerek çelişkili şekilde hüküm kurulması mümkün olmadığı-
İlk derece mahkemesince deliller toplandığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/l-a-6. maddesi uyarınca eksik hususların ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, eksik delillerin toplanması konusunda özellikle HMK’nın 353., 354. ve 373. maddeleri dikkate alındığında, mahkemece yapılması gerekenin; idrak çağındaki çocuğun bölge adliye mahkemesince dinlenilmesi ve tedbir nafakası konusunda da olumlu-olumsuz bir karar vermesi olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK. mad. 353/1-a-6 gereğince, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiğine göre, bu karara uygun şekilde işlem yapılması, dosyanın tümünün ilk derece mahkemesine gönderilmesi ve gönderme kararına esas şikayetin dışındaki sair şikayetlerin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bir kısım talepler yönünden işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının mümkün olmadığı-
Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği- Ayrıca rapor alınması yoluna gidilmediği açıklanarak İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan alacağın güncellendiği belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasının HMK’nin 353. maddesine aykırı olduğu-