İcra mahkemesinin kararı, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.7.2016 tarihinden sonra olduğundan, kararın, kanun yolu olarak öncelikle istinaf yoluna tâbi bulunduğu-
Bölge Adliye Mahkemesi'nce, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde hata edildiği tespit edildiği takdirde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince, istinaf isteminin kabulü ile gerekçenin düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi değiştirildiği halde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçeye göre arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve irtifak hakkı ve pilon yeri bedeli karşılığının tesbiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmesine ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
Somut olayda, ihtiyati hacze itiraz eden borçlunun genel kredi sözleşmesindeki imzayı inkar etmesi nedeniyle değerlendirmeye alınmayacağı ve ihtiyati haciz de davalının ikametgahının yetkili olduğu gerekçesiyle yetki itirazı kabul edilerek ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı- İİK'nun 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri sınırli olarak sayılmış olup, genel kredi sözleşmesinde imza itirazı bu madde kapsamında değerlendirilecek bir itiraz olmayıp, açılacak bir menfi tespit davasının konusunu oluşturacağından mahkemece adi bir senet niteliği olmayan genel kredi sözleşmesinin HMK'nun 209/3. maddesi de gözetilmeden imza inkarı nedeniyle değerlendirmeye alınmayacağı gerekçesiyle yetkili mahkemenin belirlenmesinin isabetli olmadığı- Alacaklı banka tarafından hesap kat edilmiş, alacak muaccel hale gelmiş olup, ihtiyati haciz dayanağı olarak sunulan genel kredi sözleşmesinin "Yetki" başlıklı 61. maddesinde sözleşmenin ifa yeri olarak İstanbul Merkez mahkemeleri belirlenmiş olmasına göre, HMK'nun 10. maddesi uyarınca mahkemenin ihtiyati haciz talebinde yetkili olduğu- İhtiyati haczin yetkili mahkemeden istendiği gözetilerek ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesi gerektiği, bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, ihtiyatı haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1-b/2 maddesi uyarınca ihtiyati hacze itirazın kabulüne ilişkin kararını kaldırılmasına ve ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verildiği-
Şikayetçinin, taşınmazın eski maliki olup, takipten evvel, taşınmazını ipotekle birlikte üçüncü kişiye sattığı, tapu sicilindeki ilgili sıfatına haiz olmadığı gibi, ihaleye pey süren kişi de olmadığı, ayrıca şikayetçinin, ipoteğe esas kredi sözleşmesinde asıl borçlu sıfatının da olmadığı, şikayetçinin takibe konu ipoteğe esas kredi sözleşmesinde kefil olmasının ya da satış ilanının fuzuli şekilde kendisine de tebliğ edilmiş olmasının ihalenin feshini talep hakkı vermeyeceği, 6100 sayılı HMK'nun 114/1-d maddesi uyarınca, aktif husumet ehliyeti bulunmayan şikayetçinin açtığı davada dava şartı gerçekleşmediğinden, bu hususun her aşamada kamu düzeni nedeniyle re'sen değerlendirilmesi gerekeceği- İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde; işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceğinin öngörüldüğü, buna rağmen ilk derece mahkemesince, şikayetçi aleyhine şikayete konu taşınmazın ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmolunması isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nun 353/1-b-2 ve 356 maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararının, para cezası kaldırılmak suretiyle düzeltilip yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, bu hususta karar verilmediği anlaşılmış olmakla, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
ilk derece mahkemelerince verilen görevsizlik kararları hakkında istinaf incelemesi sonucunda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının kesin olduğu- İki haftalık yasal süreden sonra dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği-
İstinaf başvurusunun kısmen dahi olsa kabul edilmesi halinde, öncelikle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, bir yandan davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353/(1-)b.1 esastan reddine karar verilirken, diğer yandan davalı vekilinin HMK. 353/(1)-b.2 uyarınca vekalet ücretine yönelik istinaf talebi kabul edilmesine rağmen, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmamasının ve yalnızca ilk derece mahkemesi hükmünün vekalet ücreti ile ilgili bölümü yönünden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İnançlı işlem iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi isteği-
Uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği ve kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu; idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibinin, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini yani idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği- Taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmamışsa da kanunda belirtilen süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olup; taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmanın Adli Yargının görevi olduğu-
İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği- İlk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri delillerin çoğu toplandığından HMK mad. 353/l-a-6 uyarınca eksik hususların ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, eksik delillerin toplanması konusunda özellikle HMK’nun 353, 354 ve 373. maddeleri ele alındığında da, kanundaki düzenleme karşısında bölge adliye mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığı- Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceği-