Gelir koruma sigorta poliçesinden ve kredi kartı koruma sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemi-
İlke olarak güven kurumu olan bankaların en küçük kusurlarından bile sorumlu olduğu- Mahkemece davacının hesaplarından işlem yaptığı iddia edilen dava dışı kişiye verilmiş bir vekaletname, yetki ya da davalı bankaya verilmiş talimat bulunup bulunmadığı, hesabın hareketli hesap olup olmadığı, hesap ekstrelerinin davacıya gönderilip gönderilmediği, davacının hesap hareketlerinden haberdar olup olmadığı, davacının hesaplarında dava konusu edilen dönemde bizzat davacı tarafından yapılan ya da itiraza uğramayan işlem bulunup bulunmadığı, bunun yapılan işlemlere davacının icazet verdiği ya da işlemleri benimsediği anlamına gelip gelmediği, davacı ile davalı banka arasında oluşmuş bir teamülün bulunup bulunmadığı hususları ile davacı tarafça benzer iddialarla başka bankalar aleyhine de davalar açıldığının ileri sürülmesi ve anlaşılması karşısında TMK'.'nun 2. maddesi de nazara alınarak değerlendirme yapılması gerektiği- Sadece imza incelemesi sonrası alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak davacının imzasını taşımayan para çekme dekontları nedeniyle alacağı bulunduğundan bahisle hüküm tesisinin hatalı olduğu-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durularak, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın TMK'nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği- Mahkemece, paydaşlar arasında fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı ya da davacıların kullanabileceği bir bölüm olup olmadığı üzerinde durulmadığı anlaşılmakla, yerinde yeniden keşif yapılarak araştırma yapılması, dava konusu edilen taşınmazlarda davacıların kullanabileceği bir bölüm olup olmadığının saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği- Mahkemece hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda davalının ..., ... ve .... parsel sayılı taşınmazlarda kullanımı olmadığının bildirilmesine rağmen, bu taşınmazlar yönünden de davalının müdahalesinin menine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Şirkete ait markanın, şirket adına tescil ettirilmesi gerekirken, davalı şirket müdürünün markayı kendi adına tescil ettirdiği iddiasına dayalı markanın hükümsüzlüğü istemi-
Paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, davacılar tarafından davaya konu binanın kullanımına ilişkin anlaşma tutanağına ilişkin sözleşme gereğince, paydaşlar arasında fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı ya da davaya konu edilen çatı katı ve 1. katta bulunan dükkan yönünden davacıların kullanabileceği bir bölüm bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durulmamış olduğundan, yerinde yeniden keşif yapılarak, taraflar arasında dava konusu binanın kullanımına ilişkin olduğu anlaşılan anlaşma tutanağına değer verilmek sureti ile araştırma yapılması, dava konusu edilen ortak alanlarda davalının müdahalesinin olup olmadığının ve davacıların kullanabileceği bir bölüm bulunup bulunmadığının kesin olarak belirlenmesi gerektiği-
Davalı şirket adına tescilli markaların davacı markası ile iltibas yarattığından bahisle, tescilli bulundukları 11. sınıf bakımından hükümsüzlüklerine ve tescillerinin iptaline karar verilmesine-
Satın almadan kısa bir süre sonra arızaların meydana geldiği ancak tamir hakkı kullanılarak radyo/navigasyon arızası hariç diğer arızaların giderildiği, bu arızanın da donanım parçası değişimi ile giderilebilecek olduğu dikkate alındığında sözleşmenin feshi ve aracın bedeline hükmedilmesinin hakkaniyet ilkesine aykırı olacağından, araçta oluşacak zararı telafi etmek için bedel indiriminin değerlendirilmesi gerektiği-
Ayıplı mal-misliyle değişim davası-
Psikolojik rahatsızlığı nedeniyle, kredi sözleşmesine ilişkin bilgi formunu imzaladıktan sonra hacir altına alınan borçlunun ülkemizde tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanarak bir menfaat elde ettiğinin kabulü gerektiği- Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu- Hacir altındaki kişinin, karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı- Sebepsiz zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-
Fiili taksimin söz konusu olabilmesi için, yasal ön alım hakkına konu payın ilişkin bulunduğu bir taşınmazın varlığı; bu taşınmazın, paydaşlarca kendi aralarında taksim edilmesi ve her bir paydaşın belirli bir kısmı kullanması koşullarının arandığı- Fiili taksim bulunması hâlinde yasal ön alım hakkının kullanılamayacağına dair bir yasa hükmü bulunmasa da, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun korunmasının, dürüstlük kuralının gereği olduğu- Uyuşmazlıkta alınan bilirkişi raporuna ekli krokiden de anlaşılacağı üzere, taşınmaz üzerinde davalının satın aldığı paya özgülenmiş bir bölüm bulunmadığından, taşınmazda fiili taksimin varlığından söz edilemeyeceği ve bu nedenle de davacının ön alım hakkını kullanması dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturmayacağı-