Kooperatif üyelik hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemi-
Tüketicinin haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemeyeceği; ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremeyeceği- Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp blokenin kaldırılmasını istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı-
Davanın davalı şirketin kast , ağır ihmal , ağır veya hafif ihmal şeklinde her hangi bir kusurunun ve TMK/2 maddesi kapsamında da yükümlülüğünün bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine-
Kötü niyetli olmasa da, alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunamayacağı, hakimin, yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorunda olduğu, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının 6 ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığının, borçlunun zarara uğramasına neden olduğunun anlaşıldığı, yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme isteği-
Davalı tarafın, bir üst lige çıkma hakkını, müsabakalar sonucu gösterilen başarı ile değil, sezonun tamamlanmasını müteakip, üst ligden bir takımın çekilmesi üzerine Federasyonun davet yazısı ile elde ettği ancak kulüp tarafından bu teklifin katılım bedeli yatırılmayarak reddedildiği uyuşmazlıkta, davalı kulübün başarısızlık ve yetersizlik sayılacak durumda, ligden çekilen takım yerine, davet üzerine durum ve şartlar değerlendirilerek bir üst lige çıkmak istememesi hakkın kötüye kullanılması olarak yorumlanamayacağı- Davacı sporcunun sözleşmedeki prim alacağına hak kazanamadığı-
Davalı alt işverenin, yardımcı işin görülmesine uygun yeterli ekipman ve tecrübeye sahip olduğu, davalı işverenden bağımsız bir yönetim organizasyonu bulunduğu, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlamadığı dikkate alındığında asıl işverenin bir kısım işçisinin alt işverende çalışmaya devam etmesinin, tek başına aradaki ilişkinin muvazaalı olduğunu göstermeyeceği- Davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin sona erdirilmesi nedeniyle davalı alt işveren şirkette istihdam fazlalığının ortaya çıkması kaçınılmaz olup yargısal denetimin sadece feshin son çare olması ilkesi kapsamında yapılması gerektiği- Davalı alt işveren şirketin fesih tarihinde davacıyı çalıştırabileceği başka işyerlerinin olup olmadığı, bu işyerlerine fesih tarihinden kısa bir süre önce ve sonra davacı ile aynı vasıflarda yeni işçi alımı yapılıp yapılmadığı araştırılarak, davacıyı çalıştırabileceği başka işyeri ve yeni işçi alımı yok ise davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin sona ermesine ilişkin bu durumun geçerli fesih sebebi oluşturacağı, var ise feshin son çare olma ilkesine uyulmadan yapılan feshin geçersizliğine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmaz, her ne kadar 2886 s. Kanun gereğince ihale ile kiraya verilmişse de, sözleşme tarihi itibariyle davalı kuruma ait taşınmazlara uygulanabilme olanağının bulunmadığı ve bu nedenle taraflar arasındaki ...2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin ya tarafların birbirine uygun fesih bildirimi ile ya mahkeme kararı ile ya da kiralananın yok olması ile sona ereceği- Dava konusu taşınmaz çatılı işyeri vasfında olduğundan, kiraya verenin süre bitimi nedeniyle kira sözleşmesini sona erdiremeyeceği- Konut ve çatılı iş yerleri kira sözleşmesinin, TBK. mad. 347/1 uyarınca, aynı şartlarla birer yıl uzamış sayılacağı- Konut ve çatılı iş yeri kiralarının tahliyesi için TBK. 339 vd. maddelerinde belirtilen nedenlere dayanılarak davanın açılması gerektiği- Taraflar arasındaki kira ilişkisinde 2886 s. K. mad. 75 uygulanamayacağından davacının fuzuli şagil olarak kabul edilemeyeceği- Taraflar arasında imzalanan ...2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralananda davacının kiracılık sıfatı başlamış olup, çatılı işyerinde kira süresinin bitimi ile sözleşme kendiliğinden sona ermeyeceğinden, ...2016 tarihli sözleşme imzalandığında da davacının kiracılık sıfatı devam ettiği ve bu nedenle, davacıdan kira sözleşmesi uyarınca, cezai şart talep edilmesinin yasaya uygun olmadığı-
Davacı kiracının sözleşmenin yapılması esnasında bildiği ya da bilebilecek durumda olduğu ayıplardan davalının sorumlu olup olmadığı- Davacı kiralananın yüzölçümünün sözleşmede belirtilenden daha küçük olduğunu bildirmiş ise de, Kira bedelinin belirlenmesinde tek ölçütün yüzölçümü olmadığı, kiralananın kullanım amacı ve konumunun da kira bedelinin belirlenmesinde etkili ölçütler olduğu- Tacir olan kiracının basiretli bir şekilde davranması gerektiği- Dava konusu taşınmazı mevcut hali ile görerek kiralayan davacının yaklaşık 8 yıl önce bilgi sahibi olduğu konularda davalı aleyhine kanunda sayılan yasal yollara başvurmadan kiralananda oturmaya devam ettiği görüldüğünden, sözleşmenin yapıldığı anda mevcut olan ve davacının akdi yaparken vakıf olduğu yönleriyle kira ilişkisine devam etmeye razı olduğunun ve belirtilen hususlarla ilgili kiraya verenin sorumlu olmayacağının kabulü gerektiği- Dolardaki artış nedeniyle kira bedelinin indirilmesi talep edilen dönemde, ekonomik koşullarda olağanüstü değişmeler olmaması, işlem temelinin çökmesi ile ilgili bir delil sunulmaması, yine kiralananın bulunduğu semte özgü ekonomik koşullarda olağan dışı bir değişiklik yaşanmaması karşısında, "uyarlama" koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından bu nedenle de kira bedelinden indirim istenemeyeceği-
Dava, Asliye Hukuk Mahkemesince incelenerek karara bağlanmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp sonuçlandırılması gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmemekle, bu hususun bozmayı gerektireceği-