Yabancı ülkede dava açarak boşanan (ve böylece eşinin evlenmesi- ne yol açan) eşin, şimdi Türkiye’de açılan boşanma davasına karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması sayılacağı–
Şuf’alı payın ilişkin olduğu taşınmazın paydaşlar arasında özel olarak taksim edilip, her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, kullananlardan birisinin tasarrufundaki yeri üçüncü bir kişiye satması halinde, daha önce (satıcı zamanında) o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapudaki son pay satışına kaşı şuf’a hakkını kullanmasının, MK. 2’de yer alan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmayacağı –
Borçlar Kanunu’nda esaslı hatanın tanımını yapılmamış olduğu, kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden (subjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleş-menin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunlu olduğu–
Taraflar arasındaki sözleşmede “davacının hiçbir ihtara ve sebep göstermeye mecbur olmaksızın sözleşmeyi dilediği anda feshedebileceği” öngörülmüş dahi olsa, fesih için haklı bir sebep göstermeyen davacının “dürüstlük kuralı”na (MK. 2) aykırı davranmış sayılacağı–
Vekilin, görevini özen ve sadakatle yerine getirmek zorunda olup, dilediği kişiye dilediği bedelle satış yapma yetkisi olsa bile bunu makul sınırlar içinde kullanması gerekeceği, ancak bu sınırların aşılmasının alıcı iyiniyetli olduğu sürece vekille vekil eden arasında sorun olarak kalacağı-
İnşaat sözleşmelerinde, yüklenicinin kendi kusuru ile işi belli zamanda bitirmeyecek temerrüde düşmesi nedeniyle sözleşmenin iş sahibi tarafından feshi halinde uyuşmazlığın kural olarak Borçlar Kanunu’nun 106-108.maddeleri çerçevesinde çözümleneceği, ancak olayın özelliğinin haklı gösterdiği durumlarda MK’nun 2. madde hükmü gözetilerek, -sözleşmede öngörülen cezai şarta da hükmedilerek- sözleşmenin ileriye et- kili sonuç doğurur biçimde feshine karar verilebileceği–
Belediyelere ait taşınmazların özel ve tüzel kişilere devrine karar vermek yetkisi Belediye Meclislerine ait ise de, somut olayda Belediye Meclisi bu konuda işlem yapmak üzere Belediye Encümenini görevlendirmiş ve davalı Belediye süregelen davranışları ile davacı tarafa tam bir güven vermiş, davacı taraf da bu güven çerçevesinde iyiniyetle kendisine düşen edimi yerine getirmiş olduğundan, davalı Belediyenin «şekle aykırılık» savunmasının MK. 2 hükmüne ters düşeceği–
Evlenme şahsa bağlı haklardan olup sezgin küçüğün Medeni Kanunun 149., 150. ve 151. maddelerindeki halleri ileri sürmeden şekil eksikliğini ileri sürmesinin Medeni Kanunun 2. maddesi ile bağdaştırmanın mümkün olmayacağı–
Kadastro Mahkemesindeki önceki davaya müdahil olarak katılan ve o davada «dava konusu taşınmazın eşinden kaldığını» belirten ancak bu talebi kabul edilmeyen kişinin daha sonra «dava konusu taşınmazı, önceki kayıt malikinden satın aldığını» ileri sürerek yeni bir dava aç-masının iyiniyet kuralı (MK. 2/II) ile bağdaşmayacağı–
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahibi lehine birinci derecede teminat ipoteği kurularak davalı yükleniciye devredilen tapuların, yüklenicinin inşaatı tamamlamaması üzerine arsa sahibinin istemi üzerine, davalı yüklenici üzerine geçirilmiş olan tapu kayıtllarının –yükleniciden olan alacakları için yaptıkları icra takibi sonucu tapu kaydına üçüncü kişiler tarafından konulmuş olan hacizlerin kaldırılarak–iptal edilip, davacı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği, tedbirden sonra tapu kaydına haciz koydurmuş olan üçüncü kişilerin iyiniyetli kabul edilemeyeceği– D