Haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu; iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra yapıldığı; alacağın gerçek olduğu; davanın süresinde açıldığı; dolayısıyla dava ön koşularının gerçekleştiği; davalıların kardeş olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 278/3-1, 280/1 ve borca mahsuben devredilmesi nedeniyle İİK. mad. 279 gereğince iptale tabi olması nedeniyle dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde alındığı ve davalı eş adına tapuya tescil edildiği, davalı borçlunun ve babasının  birlikte ticaret yaptıkları, banka kredisi kullanmak için muvazaalı devirler yapıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının amacının “borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarruflarının geçersizlik ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle davacı-alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak” olduğu- Haciz tutanağında 1.300,00 TL ev eşyası haczedilmiş ve haciz mahallinde başka hacze kabil mal görülmediği belirtilmiş olup, haciz tutanağının, İİK. mad. 105/2 anlamında geçici aciz belgesi hükmünde olduğu ve bir başka taşınmaz üzerinde de ipotek ve hacizlerin olduğu anlaşıldığından, aciz halinin varlığının  kabulü gerektiği- Davalı-üçüncü kişinin, borçlunun eşinin muhasebecisi olması nedeniyle borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olması gereken kişilerden sayılacağı, ayrıca 2009 yılından itibaren peyderpey verilen para için 2013 yılında alacağın teminat altına alınması için ipoteğin tesis edildiği iddiasının hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından mahkemece “ipoteğin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı” şeklindeki gerekçenin isabetli olmadığı-
Borçlunun yakını olan davalının borçlu davalının mali durumu ile ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-  6. kişi konumundaki davalıların kötü niyetlerinin kanıtlanamaması durumunda davanın bu davalılar yönünde reddi gerektiği- Mahkemece davalının tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmesi halinde, hüküm fıkrasının infazda tereddüt uyandıracak şekilde kurulmasının hatalı olacağı, mahkemece “alacaklı davacının .. takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri olan ... TL. tazminatın davalıdan alınarak davacı alacaklıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulması gerektiği-
İvazlar arasında bir mislini aşan fahiş fark bulunması ve 3. kişi konumundaki davalının, davalı-borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun anlaşılması karşısında, tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Borçlu davalının ortağı ile aynı şirkette ortaklık yapan 3. kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-
Borçlu davalıya kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kalan herhangi bir bağımsız bölüm olmadığı anlaşılmadığından, mahkemece borçlu davalı tarafından satışı yapılan taşınmaz payına ilişkin olarak İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin araştırma ve inceleme yapılması gerektiği-
Davalıların karı koca olmaları nedeniyle, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla davalının kendisine ait taşınmazı diğer davalıya satmasının yapılan tasarrufun iptalini gerektireceği-
Mahkemece davalı borçlunun ödeme emri tebliğinden sonra taşınmazlarını davalılara satarak devir ettiği, "tapuda satış bedeli gösterilmekle davalıların kadastro tespiti yanlışlığının düzeltilmesi amacıyla devir yapıldığı iddiasına itibar edilmediği" gerekçesiyle davanın kabulü ile tasarrufların iptaline karar verilmesinin yerinde olduğu-
Dava konusu taşınmazın aynı zamanda borçlunun işyeri niteliğinde olduğu, ödeme emrinin borçluya bu işyerinde tebliğ edildiği anlaşıldığından, tasarrufun İİK.'nun 280.maddesi kapsamında ticari işletme devri şeklinde gerçekleştiğinin kabulü gerektiği- Dava konusu taşınmazın borçlu ile ilişkisi olduğu anlaşılan kişilerce kurulan 3.kişi şirket tarafından, kuruluşundan iki gün sonra satın alınmış olduğu, davalı 3.kişi şirket ortağının taşınmaz üzerinde ipoteği olup bu itibarla borçlunun içinde bulunduğu durumu, alacaklıları, ızrar kasdını bilebilecek kişilerden olduğu gözetildiğinde,  davanın kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-