Dava konusu taşınmazın satışını yapan davalılar aynı belde de mukim olup, davalının borçlunun eşinden boşandığını ve vekillik ücreti borcunun bulunduğunu, taşınmazın iştirak halinde 1/2 hissesinin davacı eşe ait olduğunu bilerek satın aldığı dosya kapsamı ile sabit olduğundan, taşınmazın 1/2 iştirak halinde hisseye sahip boşanılan eşten habersiz olarak satışının davacıdan mal kaçırma amacı ile muvazaalı olarak yapıldığının kabulü gerekeceği-
Davalının borçlunun kayınbiradernin oğlu, diğer davalının ise borçlunun birlikte lokanta işlettikleri iş arkadaşı olduğu dolayısı ile borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan oldukları- Tasarrufun iptali davasında alacaklıya iptali konu şey üzerinde ancak alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere satış ve cebri icra yetkisi verilebileceği, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, tapunun iptali ile borçlu adına tesciline ve icra dosyasından satışa çıkarılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediği-
Dava konusu 3 adet parselin borcun doğumundan sonra aynı gün davalıya satıldığı ve satışa rağmen borçlu tarafından kullanıldığı, üçüncü kişinin traktörü olmadığından borçlunun dava konusu taşınmazları kiraladığı iddia edilmiş ise de bu iddia yaşam deneyimlerine uygun olmadığı-
Haciz tutanağının İİK'nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davacı tarafından aciz belgesi de sunulduğu; iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra yapıldığı anlaşıldığından, davanın süresinde açıldığı ve dava ön koşularının gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği- Tapu masrafından kaçınmak için yapıldığını ileri sürmüş ise de, borcun doğumundan sonra, tarafların imzaladığı sözleşmeye aykırı olacak şekilde ve bedelsiz olarak arsa sahibi adına tescil yapılmasının yaşam deneyimlerine uygun olmadığı ve İİK. mad. 278/1 gereğince bağış niteliğinde olup iptali gerektiği- Gayrimenkul satış vadi sözleşmesinin, tapuya şerh edilmediğinden sadece sözleşmenin tarafları yönünden hüküm ifade edeceği ve davacı yönünden bağlayıcılığı bulunmadığından davanın bedele dönüştüğünden de söz edilemeyeceği-
TBK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davada, mahkemece tasarruf tarihi itibarıyla davalı şirketin davacı idareye borcu bulunmadığı belirlenmişse de, davacı idare tarafından gönderilen mükellef borç listesi dikkate alındığından, davalı şirketin tasarruftan önce vergi borcu olduğunun kabulü gerektiği- Ticaret Sicil Kayıtlarından davalı 3. kişinin davalı borçlu şirketteki hisselerini davacı idarenin alacağının doğduğu tarihten sonra devrettiği ve şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, dava konusu taşınmazı hisse devri karşılığı almış olduğunu savunması, taşınmaz üzerinde fabrika bulunması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında, dava konusu taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun muvazaalı olduğunun kabulü ile İİK'nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davacı idareye tasarruf tarihine kadar olan alacak ve ferileriyle sınırlı olarak anılan taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun aciz halinin sabit olduğu, alacaklı ile borçlu arasında yapılan borç ödeme planının bu durumu değiştirmeyeceği, 5 yıllık hak düşürücü sürede borçlu baba ile davalı kızı arasındaki tasarrufun iptali gerektiği, diğer davalı şirket ortakları ile borçlu arasında organik bağ olduğundan, bunların da, borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiğinin kabulü gerektiği- Taşınmazın üçüncü kişinin borcu nedeni ile satılması halinde, üçüncü kişinin malın satış tarihindeki gerçek değeri ile tazminatla sorumlu olacağı- Dava konusu taşınmazlardan biri ihalede dava dışı takip dosyası alacaklısı banka tarafından alacağa mahsuben satın alınmış olduğundan, bu taşınmazın, borçlunun borcundan dolayı mı yoksa üçüncü kişinin borcundan dolayı mı satıldığı tesbit edilerek, borçlunun borcu nedeni ile satılmış ise anılan icra dosyasında takip dosyası alacaklısının ihale bedelinden alacağını aldıktan sonra bir bedel kalmış ise bu bedelin tahsiline, aksi durumda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, üçüncü kişinin borcu nedeni ile satılmış ise, üçüncü kişinin, malın satış tarihindeki gerçek değeri ile tazminatla sorumlu tutulması gerektiği-
Davalıların anne-kız olması, dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değerler arasında misli fark bulunması, davalı 3. kişinin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle davalılar arasındaki dava konusu tasarrufların 6183 s. K. mad. 27, 28, 29 ve 30 uyarınca iptale tabi olduğu- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği; ilam harcının da takip konusu alacak miktarına göre daha düşük tutarda olan tasarruf değeri üzerinden hesaplanması gerektiği-
Bozma sonrasında, mahkemece, dava konusu takip dosyasındaki senedin veriliş tarihlerindeki çelişkili ifadeler, takibe konu borcun, borçlu tarafından aynı gün kabul edilerek kesinleştirilmiş olması nedeni ile davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacının iş aktinden doğan alacağının olduğunu ve bu alacak ile ilgili dava açıldıktan sonra, borçlunun aracı sattığı ve bu satışa rağmen fiilen kullanmaya devam ettiği anlaşıldığından, bu hali ile satışın alacaklıları ızrar kastı ile yapıldığının sabit olduğu ve tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği- Satıştan sonra trafik cezasının borçlu şirket temsilcisi adına kesildiği, bunun aracın arızasını kontrol amacı ile yapıldığı iddiasının satıştan 2 yıldan fazla süre sonra böyle bir kontrolün yaşam deneyimlerine uygun bulunmadığı-
İcra dosyası kapsamında geçici ve kati aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından, öncelikle davacıya bunu tamamlanması için uygun bir süre verilmesi, sunulmadığı takdirde davanın ön koşul yokluğundan reddine, sunulduğu takdirde ise dava konusu tasarrufun İİK'nun 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu gözönüne alınarak dava konusu taşınmazlar, dava dışı kişilere satılmış olduğundan, İİK. mad. 283/2 ve 281/son kapsamında değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-