Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile raiç değeri arasında taşınmaz üzerindeki ipotek dikkate alındığında fahiş bedel farkı olmamakla birlikte davalı üçüncü kişi ile borçlu arasındaki taşınmaz satışı işyeri devri niteliğinde olduğundan, İİK. mad. 280 gereğince iptali gerektiği-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli, davalının satış tarihinde bankadan konut kredisi çektiğini belgelemesi ve ayrıca emlakçı tarafından düzenlenen cayma akit belgesinde davacının yaptığı ödeme yaptığı ve bu ödemenin davalının banka kayıtlarında aynı gün ve aynı miktarda çekilen para ile teyid edilmesi karşısında, rayiç değer ile misli fark bulunmadığı anlaşıldığından, borçlu ile yakın akraba olduğu veya İİK 280/1 madde kapsamında kötüniyetli olduğu ispatlanamayan davalı hakkındaki tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı şirketin ticari defter kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ve ticaret sicil kayıtlarına göre 09.11.2006 tarihinde borçlu tarafından yapılmış bir hisse devrinin söz konusu olmadığı, üçüncü kişi şirketin ortaklarının dava konusu hisse devrinden önce, hissesi devredilen dava dışı şirket de borçlu ile birlikte ortak oldukları dolayısı ile borçlunun mali durumunu bildiği ya da bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğunun anlaşılmış olduğu, davanın kabulü gerekeceği- Takibe ve davaya konu alacağın kısmen temliki halinde, aciz vesikasındaki alacağın bu temlik dikkate alınmadan tespiti ile temlik dikkate alınmadan tahsilde tekerrüre olacak şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile rayiç değeri arasında ipotekler dikkate alındığında fahiş bedel farkı olmamakla birlikte, davalı üçüncü kişinin, borçlu ile aynı alanda faaliyette oldukları ve borçluyu eskiden beri tanıdığı yönündeki açıklamaları karşısında, borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğunun anlaşıldığından  tasarrufun iptali davasının bu nedenle kabulü gerektiği- Bedel olarak taşınmazın tümünün satış bedeli yerine, borçluya ait hissenin dava konusu yapıldığı ve alacak miktarının da daha düşük olduğu gözetilerek hüküm kurulması gerektiği-
Borçlu şirketin ortaklarından birinin kayınpederi olan davalı üçüncü kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. mad. 280/1)-
Haciz tutanaklarının, İİK mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, davalı 3. kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu görüldüğünden, dava konusu tasarrufun İİK mad. 280/1'e göre; mutad ödeme olmaması nedeniyle de İİK mad. 279/2'ye göre tasarrufun iptali gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin, takip konusu alacak miktarı ile (kat'i aciz belgesi düzenlenmiş ise aciz belgesindeki miktar) iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanacağı-
Borçlu şirketin ortaklarından birinin kayınpederi olan davalı üçüncü kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. mad. 280/1)-
Borçlunun annesi olan üçüncü kişinin, borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğu- Davalı üçüncü kişinin borçlunun iki taşınmazı aynı gün, diğer bir taşınmazını da iki yıl sonra almış olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı-
Davalının borçluyu tanımadığı, taşınmazın borçlunun vekilinden satın alındığı, gerçek bir satış olduğu, satışın muvazaalı yapıldığının ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Dava konusu taşınmazın borcun doğum tarihinden sonra, üzerindeki hacizlerle birlikte davalı 3.kişiye onunda aynı şekilde 4.kişiye rayicinden düşük bedelle satıldığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu binanın davalı borçlu tarafından yapıldığı, aynı binada 4.kişi davalının da başka bir taşınmazının bulunduğu aralarında önceye dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu davalıların borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden oldukları gerekçesiyle davanın kabulü ile tasarrufların iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu-