Mahkemece; davacının kayden maliki olduğu aracın sahte araç satış sözleşmesi ile satışına ilişkin olarak tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, nitekim davacının davaya konu ettiği uyuşmazlığı eda davası olarak açması gerektiği gözetilerek davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından öncelikle takip konusu borcun hangi Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak tahsis edildiğinin tespitinin, talep olarak ise davalı banka ile asıl borçlular arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmesine kefaletin geçersizliğinin tespit edilmesinin ,son olarak da sonraki tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri varken önceki tarihli Genel Kredi sözleşmesine dayalı kredi tahsis edilmiş ise bu tahsisin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunun tespitinin talep ve dava edildiği somut uyuşmazlıkta, davacının tespitini istediği hususlar ileride açılacak eda davası yargılaması sırasında  da ileri sürülebilecek konular olduğundan davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı ve davanın reddi gerektiği-
Davacı işçinin, görev ve unvanında yapılan değişikliğin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesi anlamında iş şartlarında esaslı değişiklik mahiyetinde olduğunun tespitini istemesinde hukuki yararının bulunmadığı-
Maddi vakıaların, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamayacağı-
Davacı,dava dışı kişiden olan alacağının tahsili için başlattığı icra takibi sonrası ,borçlunun taşınmazı üzerinde haciz işlemi uyguladıklarını, taşınmazın tapu kaydında davalı bankanın 210.000-TL limitli ipoteğinin bulunduğunu bildirdiğini ancak alacak miktarını dosyaya tam olarak bildirmediğini, bu durumda taşınmazın satışı icrada gerçekleşmediğinden davalının alacak miktarının tespitini istediği, bu durum olumlu tespit davası niteliğinde olduğundan ,tespit davası ile 3. kişilerin hak ve alacaklarının tespitinin istenemeyeceği-
Taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasının bulunmadığı, taşınmaz ve muhdesatın kamulaştırmaya konu olduğuna ilişkin herhangi bir iddia,savunma, bilge ve belge de olmadığı anlaşıldığından, davacıların muhdesatın tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
Taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu davada tanık olarak gösterilmeyen kişilerin dinlenmesinin usule aykırı olduğu, dinlenen davacı tanıklarının davalı işverene karşı açmış oldukları alacak davaları bulunsa da, bu hususun tek başına tanıkların gerçeği söylemediklerini göstermeyeceği-
Taşınmazın kira sözleşmesine konu edilmesinden sonra aynı taşınmaz hakkına yeni bir sözleşme yapıldığı anlaşıldığından, 3 yıl sonra düzenlenmiş olan son kira sözleşmesinde yer almayan kişinin bu sözleşmenin imzalandığı tarihten sonraki kira borçlarından sorumlu tutulamayacağı ve bu durumda yenilenen bu sözleşmede taraf olmayan kişinin mirasçılarının da sorumlu tutulamayacağı-  Hangi dönem için ne kadar aylık kira bedeli istenildiği açıklanmamış olduğundan, mahkemece, öncelikle davalı kiraya verene bu konudaki talebinin açıklattırması ve aylık kira bedelinin belirlenmesi yönünden taraf delillerini toplaması gerektiği-
Davacı vekili ve davalı vekili için kabul edilen ve reddedilen brüt kira bedelleri üzerinden hesaplanan vekalet ücretlerinin 2011 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uygun olduğu-
6306 sayılı Kanun kapsamında risk tespiti yapıldığından bahisle yıktırılmasına karar verilen taşınmazın riskli yapı olup olmadığının tespiti talebi ile açılan davanın tespit davası niteliğinde (HMK. mad.106) olduğu ve davanın adli yargıda görülmesi gerektiği- İdari işlemlere esas olacak şekilde tespit kararı verilemeyeceği hususu da nazara alınarak işin esasının incelenmesi gerektiği-