En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilip ve tasfiye sonunda arta kalan değerlerin, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği- Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası (var olup olmadığı) hakkında inceleme yapılmadan davanın sıfat yokluğundan reddedileceği- Davacı veya davalıdan birinin taraf sıfatına sahip olmaması durumunda verilecek olan ret kararı o davadaki taraflar arasında maddi anlamda kesin hüküm oluştursa da, dava konusu hak ve taraf sıfatına sahip olan kişiler bakımından kesin hükümden söz edilemeyeceği- Dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olan taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğinde olduğu ve yargılamanın her aşamasında, isteme gerek kalmaksızın mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği-
Muhdesatın tespiti davası bir tespit davası olarak HMK 106. madde uyarınca güncel hukuki yarar koşulu bulunması ile açılacağı ve görüleceği- Taraflar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası mevcut bulunduğu ve burada taraflar arasında davaya konu taşınmazların fiili kullanım durumuna göre muhtesatların kimin tarafından meydana getirildiği konusunda uyuşmazlık bulunduğuna göre, davacıların bu davayı açmakta hukuki yararı mevcut olduğu-
Süre geçirildikten sonra yapılan temyiz istemleri hakkında Yargıtay'ın da karar verebileceği- Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre inşaa edilecek binadaki bağımsız bölümlerin paylaşım oranı belirlenmişse de; hangi bağımsız bölümlerin kime ait olacağı kararlaştırılmamış olup, bu husus, dava dışı arsa sahiplerinin hukukunu da etkilediğinden, davada taraf olarak bulunmaları gerektiği- Tespit ve teslim istemli dava ile tapu iptali ve tescil istemli davanın birbirinin sonucunu etkileyeceğinden, anılan dava da gözetilerek karar tesis edilmesi gerektiği- Dairelerin hangileri olduğu tespit edilmeden uyuşmazlığın ortada kalmasına ve infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Trafo uzman teknisyeni unvanı ile tablocu olarak çalışan davacının, görevinin teknik büro teknisyeni olarak değiştirilmesinin çalışma koşullarında esaslı değişiklik olduğu tespitini talep ettiği davada, davacının talebi maddi vakıanın tespiti niteliğinde olup, tek başına maddi vakıanın tespitinin istenmesinde hukuki yarar bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiği-
Trafo uzman teknisyeni ünvanı ile tablocu olarak çalışan davacının, görevinin teknik büro teknisyeni olarak değiştirildiğini, bu nedenle toplu iş sözleşmesindeki bazı hükümlerden yararlanamadığını ileri sürerek unvan değişikliğinin esaslı tarzda değişiklik olduğunun tespitini talep ettiği davada, bu istemin maddi vakıanın tespiti mahiyetinde olduğu ve yalnız başına maddi vakıanın tespitini istemekte hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmış olan tespit davasında, davacının kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlaması gerektiği- Davacı taraf 2 yıllık süre (6292 s. K. mad. 7/1-a) içinde iade başvurusunda bulunmuşsa da, idarece başvuru reddedildiğine göre, taşınmazın bu madde kapsamında kalan taşınmazlardan olup olmadığı hususunun tespit edilmesinde açacağı bir eda davası bulunmayan davacının hukuki yararının bulunduğu, davacı tarafça açılacak tapu iptal ve tescil davasında, önce kararın kesin hüküm oluşturacağı ve orman sınırı dışına çıkarıldığından tapu kaydı iptal edilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazların iade edilip edilmeyeceği hususunda, idarenin takdir hakkı bulunduğundan ve mahkemelerce idarenin yerine geçerek takdir hakkını ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması da mümkün olmadığından, davacının tespit davası açmasında hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği- Davacı adına tapuda kayıtlı iken "mahkeme karar ile ifraz edilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazın, 6831 s. K.'nun -1744 s. K. ile değişik- 2. maddesi gereğince, orman sınırı dışına çıkarıldığının  ve 6831 s. Orman K. mad. 2 gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet Ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla kabul edilen 6292 s. K. mad. 7/1-a ve 7/4 kapsamında kaldığının tespiti" yönünde hüküm kurulması için davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Yüklenicinin, kural olarak sözleşmede kararlaştırılandan fazla ve daha kaliteli malzeme kullanarak yaptığı işler bedelini, yapılan bu fazla işlerin ve kullanılan kaliteli malzemelerin arsa sahiplerinin menfaatine ve yasal olması, ekonomik değerinin bulunması ve fazla işler ile kaliteli malzemeyi içeren imalatı kendisine isabet eden bağımsız bölümler için de yapmamış olması koşulu ile TBK. mad. 526 vd. uyarınca işin yapıldığı tarihteki mahalli serbest piyasa rayiç değerleri üzerinden tahsilini talep edebileceği ancak inşaatın ortak yerlerinde ya da davacı arsa sahibine düşecek bağımsız bölümlerde yapılan bu neviden fazla imalatların arsa sahibinin yararına olduğu gibi, yüklenicinin de yararına olacağı; dolayısıyla her iki tarafın da yararına olan böyle bir kazanımın, fazla iş olarak nitelendirilemeyeceği ve yükleniciye bunların karşılığını isteme hakkı vermeyeceği-
Dava konusu taşınmaz hakkında yapılan bir kamulaştırma işlemi veya kentsel dönüşüm projesi ve açılmış derdest bir ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı, tespit davası açılabilmesine imkan tanıyan HUMK'nun 567 ve Kamulaştırma Kanunu'nun 19. maddesi hükmünün somut olayda uygulanmasına imkan olmadığı gözetildiğinde, davacının tespit davası açmakta hukuki yararının olmadığı-
Dernek üyeliğinden geçici uzaklaştırma veya çıkarmaya ilişkin dernek yönetim kurulu veya onur kurulu kararı henüz kesinleşmediğinden, bunun bir sonucu olarak çıkarmaya ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üyelik ilişkisinin devam edeceği- Dernek üyeliğinin tespiti konusunda yargı organına başvurma olanağını tanımamanın hak arama hürriyetinin ihlali sonucunu doğuracağı-
Kira bedelinin tespiti istemine ilişkin davada, davaya konu taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, mirasçılardan birinin mirasçılık belgesini esas alıp, kendini belli bir payın sahibi olarak kabul etmesi ve buna dayanak kira parasının tespitini talep etmesi mümkün olmadığından, tüm mirasçıların davaya iştirakının sağlanarak davaya devam olunacağı aksi halde davayı açan mirasçının sadece kendi payına ilişkin olarak kira parasının tespitini isteyemeyeceği-