Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı- "Davaların yığılması" şeklinde açılan "itirazın iptali davası" ile "menfi tespit davasının" tefriki ile itirazın iptali davasında arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmesi, menfi tespit davası yönünden ise dava değeri üzerinden harç eksikliği ikmal edilerek davanın görülmesi gerektiği-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edileceği-
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği, dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazlarda tarafların paydaş olduğu, asıl dava davalısı – karşı dava davacısı olan kız kardeşlerce asıl dava davacısı erkek kardeşlerine karşı izaleyi şuyu davası açılmış olduğunun, bilirkişi raporunda muhdesatların yapım yıllarının tespit edildiğinin, tanık beyanlarına göre muhdesatların murisin sağlığında yapılmış olduğunun, tarafların bütçelerinin bir olduğunun sabit olduğu, asıl dava davalısı, karşı dava davacılarının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, dosya içeriğine, tanık beyanlarına, tarafların bütçelerinin bir olmasına, muhdesatların murisin sağ olduğu dönemde yapılmış olmasına, murisin ve tarafların yaşları ve murisin ölüm tarihine göre asıl davaya konu muhdesatların müstakilen davacılarca meydana getirildiğinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde ispatlanamamış olması karşısında asıl davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Sahteliği sabit olan 3 adet bono kullanılarak başlatılan takip sonucu takip alacaklısının takip dosyasındaki hak ve alacaklarını temellük eden davalı adına ihale ile oluşan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, ancak ikinci el konumundaki diğer davalıların iyiniyetli olmaları halinde edinimlerinin korunacağı- Davacılar eldeki davada, tapu iptal ve tescil talebi yanında icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti isteminde de bulunmuş olup davacıların tescilin illetini oluşturan cebri icranın yapıldığı icra takip dosyasına konu edilen senetler yönünden icra hukukundan bağımsız olarak HMK'nın 106. maddesi çerçevesinde borçlu olmadıklarının tespitini istemek yönünden hukuki yararlarının bulunduğu-
Sicil müdürlüğü tarafından tescile davet edilmesine rağmen, süresi içinde tescil için başvuru yapılmaması veya tescilden kaçınma sebeplerinin bildirilmesi halinde, bu durumun karar verilmek üzere ticaret sicil müdürlüğü tarafından asliye ticaret mahkemesine bildirileceği ve mahkemenin, ilgili durumun sicile tescili gerektiğine kanaat getirirse, sicile tescil emrini içeren bir karar vermesi gerektiği- Davacı dava dilekçesinde, "davalının dava dışı ortağına ait hisselerin devredildiğinin tespitini" talep etmişse de, bu dava dilekçesinin, asliye ticaret mahkemesine bildirim istemi olduğu (TTK. 33) kabul edilerek, davalı tarafın tescilden kaçınmakta haklı olmadığı tespit edildiği takdirde, mahkemece tescili emreden nitelikte karar verilmesi gerektiği, "tespit davası açan davacının hukuki yararının bulunmaması" nedeniyle "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce “arabuluculuğa" gidilmesinin zorunlu olmadığı, arabulucuya gidilmiş olmasının bir “dava şartı” olmadığı-
Somut olayda davacıların ilgili vakıftan galleye müstehak vakıf evladı olmadıklarının belirlenmesi karşısında çoğun içinde az da vardır kuralından hareketle sadece vakıf evladı olduklarının tespitine karar verilmesinde hukuki yararlarının bulunup bulunmadığı-
Davacı 11.11.2010 tarihinde satış yoluyla davalı adına tescil edilen taşınmaz üzerindeki binanın ikinci katının kendisi tarafından yaptırıldığının ve ona ait olduğunun tespiti ile tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesini istediği- Tapu kaydına göre malik olmayan davacının, dava sonucunda elde edeceği kararın, karşılaştığı tehdidi ortadan kaldırmaya elverişli olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre eda davasına ilişkin talepte bulunma imkânının mevcut olduğu, aynı zamanda öğretide kabul edilen muhdesatın tespiti davalarının görülebilme şartlarının somut olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından davacının muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yararı bulunmadığı-
Davacının dernek eski başkanı olduğu konusunda ihtilaf bulunmamakta olup ihtilafın, dernek üyeliğinden ............... tarihli dilekçe ile ayrılan davacının vakıf mütevelli heyetine üye olup olamayacağına ilişkin olduğu, dava konusu vakıf mütevelli heyetine üyeliğinin bulunup bulunmadığının tespiti hakkında davacı istediği hukuki korumayı eda veya inşai dava ile sağlayamayacağından tespit davası açmakta hukuki yararı mevcut olup, talebin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kamu düzeni ile yakından ilgili olan aynı kişi ve annenin kim olduğunun tespiti davalarında, taraf ve tanık beyanları ile yetinilmeyip iddia ile ilgili DNA incelemesi yaptırılması gerektiği, mahkemece bu yönde alınan rapor sonrası davacının annesi Suriye uyruklu şahıs ile Türk vatandaşı şahsın aynı kişi olduğuna karar verilmiş olup, bu kararın doğal sonucu olarak Türk vatandaşı olan şahsın davacının annesi olduğu sonucunu da doğurduğundan, davanın bu yönü ile de kabulüne karar verilmesi gerekeceği-