İddiada ileri sürülen maddi olgulara ve hukuki nitelendirmeye göre, muhdesatın tespiti davalarının paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir dava olduğu, malik olmayan davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yarar bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının dava konusu taşınmazdaki muhdesatın kendisine ait bulunduğu iddiasının ispatı bakımından yemin deliline dayandığı ve yemin hakkının mahkemece hatırlatılmamış olması temyiz konusu yapıldığına göre, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkı bulunduğu hatırlatılarak yemin teklifi hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, kullanmak istediği takdirde usulüne uygun bir biçimde davalının 6100 sayılı HMK'nin 228 ve devamı maddeleri gereğince davet edilip yeminli beyana başvurulması ve toplanmış ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu davalı payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda takdir edilecek vekalet ücretlerinin bu müddeabihin esas alınarak hesaplanması gerekeceği- Davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde, davalının tapudaki payları, elbirliği mülkiyetin söz konusu olması halinde ise miras payları göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Muhdesat aidiyetinin tespiti isteminden ibarettir. 1)Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2) Davacı vekilinin, yargılama giderlerine-
Ticari ilişkinin karmaşık olduğu hallerde alacak miktarının bilinemeyebileceği bu nedenle davacının tespit talebinde hukuki yararının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği- Davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak alacak miktarının tespit edilmesini, tespit edilecek miktarın davalılardan müştereken tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup mahkemece alacak miktarının tahsili yönünde hüküm kurulmuş olmasına rağmen tespit talebi yönünden olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu-
Muhdesatın tespiti davalarının, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tapu maliklerine karşı açılacağı-
Gerek tanık beyanları gerekse tüm dosya kapsam dikkate alındığında, binanın yapımına davacı ile murisin birlikte yaşadıkları dönemde (murisin sağlığında) başlanıldığı sabit olup muhdesatın tamamının (tek başına) davacı tarafından yapıldığının tereddüde mahal bırakılmayacak şekilde ispatlanmış olmadığı, bu durumda mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Raporun iptalinde taraf olması gerekenin şikayeti yapan ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 92. maddesi uyarınca inceleme denetimi yaptıran ve işçilik alacakları belirlenen işçiler olduğu, bu rapora karşı iptalin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. maddesi kapsamında itiraz olarak değerlendirilmesi ve başvuran işçilere taraf sıfatının verilmesi ve davanın yöneltilmesi gerekeceği-
Ev ve ahırın muris tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesine ilişkin davada, miras bırakanın ölüm tarihine göre murisin terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının, taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsayacağı-