"Taşra teşkilatı ile eczane arasında imzalanan sözleşmelerin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda sözleşmeyi yapan taşra teşkilatının bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.”  şeklindeki düzenlemenin geçerli bir yetki sözleşmesi olmadığı-  HMK. mad. 10 uyarınca,  haksız cezai işlemin tespitine ilişkin davanın sözleşmenin ifa yerinde açılabileceği-
Davacının davayı açmakla birlikte geçersiz sözleşme nedeniyle davalı tarafa ödediği bedellerin de bulunduğu dikkate alındığında taleplerine konu hususlarda güncel bir yarar sağlayamayacağı, davalıya karşı eda davası açarak aynı sonuca ulaşabileceği anlaşıldığından, mahkemece, hukuki yarar yokluğundan tespit davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Aval veren kişinin teminat altına aldığı borcun şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olacağı- Davacı olan her iki avalistin de icra dosyasına yapılmış kabul beyanlarının bulunduğu ve bu durumda artık haciz baskısından da söz edilemeyeceğinden, açılan menfi tespit davasının reddine karar verilmesi gerektiği- 
İnceleme konusu, davada işçilerin muvazaalı çalıştırılıp çalıştırılmadığının tespitine göre davacının davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanma imkanının doğabileceği, taraf sendikaya üye ise iş sözleşmesinin devamı sırasında yıllık ücretli izin süresinin belirlenmesi ve kullandırılmayan yıllık ücretli izin alacağı konusunda eda davası açma imkanı bulunmayan davacının Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 106 çerçevesinde bu tür bir dava açmakta güncel hukuki yararının mevcut olduğunun kabulü gerekeceği-
Kayyımlık sadece taşınmazın yönetimine ilişkin olup, yönetim kayyımlığının amacının TMK'nin 427. maddesi gereği gerekli olan yönetimden yoksun kalan ve yönetimi başkaca yollarla sağlanamayan malvarlığının yönetilmesi olduğu, dolayısı ile kayyımın atandığı malvarlığını yönetme dışında bir görevinin de bulunmadığı, İstanbul Defterdarlığı'nın açılan tespit davasında hak ve menfaatini ilgilendiren bir durum mevcut olmadığı halde mahkemece davaya dahil edilmesinin "taraf" sıfatı kazandırmayacağı- Nüfus müdürlüğü temsilcisinin yargılamanın ......... tarihli oturumuna katıldığı, mahkemenin ara karar ile Nüfus Müdürlüğü'nün davada taraf olmadığı gerekçesi ile temsilcinin oturumdan çıkartıldığı, son oturuma da nüfus temsilcisi katılmadan davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulduğu, mahkemenin oluşumuna ilişkin kanun hükmü dikkate alınmadan, nüfus idaresi temsilcisi yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Nüfus kaydının düzeltilmesi ve tespite ilişkin davalar kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakimin istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre doktor raporları, tanık anlatımları ve diğer belgeleri birlikte değerlendirerek öteki kayıtlarla çelişki yaratmayacak şekilde karar vermek durumunda olduğu, mahkemece davanın açılmasına dayanak yapılan ....... adına kayıtlı varsa taşınmaz veya taşınmazların tapu kayıtlarının ilk tesis tarihinden itibaren tüm tedavül ve dayanak belgeleriyle birlikte ilgili tapu müdürlüğünden, davacı ile birlikte ........ İli ......... İlçesi ...... cilt, ....... numaralı haneye (özellikle birey sıra numarası 1, 2 ve 3) kayıtlı kişilerin nüfusa tescile dayanak belgelerin nüfus müdürlüğünden getirtilip, varsa davacının kardeşlerinin de davaya dahil edilerek toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının talebi dava konusu bina ve dükkanların mevcut değerlerinin ve satışı yapılan değerlerinin ve satışı yapılması halinde bu bedellerinin vekil edenlerine aidiyetine karar verilmesi olup, davacının eldeki bu açmakta güncel hukuki yararının olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre eda davası açarak dava konusu binaların ve dükkanların bedelini talep etmesi mümkün iken, eda davası yerine tespit davası açmasında hukuki yararlarının bulunmadığı-
Davacının talep ettiği "feshin haksız olduğunun tespiti" maddi vakıanın tespiti olup, HMK'nun 106/3.maddesi uyarınca davacının tek başına maddi vakıanın tespitinin istenmesinde hukuki yararı bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının Organize Sanayi Bölgesi üyeliğinin tespitini istemekteki amacı, anılan yerde işyerine sahip olmak olduğundan, bu hususta eda davası açabileceği halde, üye olduğunun tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
Bir şeye malik olan kimsenin, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsadığı, bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da girdiği, 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku'nda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerektiği, muhdesatın, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmediği, muhdesat sahibinin hakkının, sadece şahsi bir hak olduğu, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemeyeceği- Çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığının kabul edilmesi gerektiği, muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği- Tespit davasının, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmadığı, bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanının sınırlı olduğu, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerektiği, eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığının kabul edileceği, hukuki yararın bulunmasının dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetileceği, hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğunun kabul edildiği-