Tespit davasında, sadece tespit hükmünün verilebileceği- Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun kesin olarak tespit edileceği- Bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için, bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerektiği- Eda davasının açılmasının mümkün olduğu hallerde olumlu tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı-
(17.02.2005 tarihli tahsis talebine istinaden 01.03.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alan) Davacının Kuruma bildirilmeyen sosyal güvenlik destek primine tâbi hizmetlerinin tespitine ilişkin dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğu- Mülga 506 s. K. m. 63/(B) uyarınca, sigortalının talepte bulunması hâlinde, yaşlılık aylıklarının ödenmeye devam edileceği, ancak bunlardan sosyal güvenlik destek priminin kesileceği, sigortalı ister sosyal güvenlik destek primine tâbi, isterse tüm sigorta kollarına tâbi olarak çalışsın, bu çalışmanın kanunun öngördüğü belli bir sosyal güvenlik kuruluşu sigortalısı olması, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilmez ve kaçınılmaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü yarattığı, bu statüye kurumun prim tahakkuk ettirmesi, sigortalının iş kazası geçirmesi veya meslek hastalığına yakalanması hâlinde kendisi ya da hak sahiplerine gelir bağlanması gibi çeşitli sonuçların bağlandığı- Sigortalının bildirim yapılmayan dönemlerdeki çalışmalarının tespitini istemekte hukuki yararının bulunduğu, aksi hâlde yaşlılık aylığı alan kişilerin sigortasız çalıştırılabileceği ve sosyal güvenlik hakkının zorunlu ve vazgeçilemez niteliğine aykırı bir sonuç çıkacağı- "Kısa vadeli sigorta kolları yönünden sosyal güvenlik destek priminin geçmişe yönelik sigortalılık hakkı yaratmadığı gibi yaşlılık aylığı alırken gerçekleşen sosyal güvenlik primine tâbi sigortalılık süresi niteliğindeki çalışmalar nedeniyle uzun vadeli sigorta kollarından prim tahsilatı yapılamayacağı, kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin primler yönünden geçmişe dönük tespit isteminde sigortalılık süresinin tespiti davası açılmasının çalışana sosyal güvenlik destek primine tâbi çalışma süresi yönünden hukuki yarar sağlamasının mümkün olmadığı, resen araştırma ilkesinin geçerli olmadığı işçilik alacakları davasında çalışma süresinin belirlenmesinin işçinin alacağına ulaşmasına ilişkin olarak makul sürede yargılama yönünden hızlı çözüm sağladığı gibi usul ekonomisi ilkesine de uygun olduğu"  görüşünün ise benimsenmediği-
11. HD. 27.12.2022 T. E: 712, K: 9527
Davacının davalılara ait işyerinde tarım işinde çalışırken oluşan kazada arkadaşını kurtarmak isterken yaralanması sonucu, uzun süre hastanede yattığı, ameliyat olduğu ve çalışma yeteneğinin kaza nedeniyle azaldığı, bu iş kazasının davalıların gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamış olmalarından ötürü meydana geldiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep ettiği somut uyuşmazlıkta-  Kesin süre içinde, davacının iş göremezlik oranının tespiti için, muhtıra çıkarılmasına rağmen bu eksikliği tamamlamadığı, mahkemece kesin süre içinde eksik hususun yerine getirilmemesi durumunda delilden vazgeçmiş sayılacağı konusunda ihtar yapıldığı, bu nedenle davanın maddi ve manevi tazminata esas teşkil eden sakatlığını ve vücudundaki estetik bozukluğu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesine; ve bu kararın maddi anlamda kesin hüküm oluşturacağı-
Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, BK''nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamak olduğu- İİK. 277. maddesinde sözü edilen iptal davalarının borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılacağı, oysa muvazaa davasının borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçladığı- Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişilerin tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebileceği- Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacının muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürebileceği- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde davacının tasarruf üzerinde haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği-
Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edildiği-
Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar teferruat niteliğinde olup, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı- Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemeyeceği- Dava konusu edilmeyen bir hususun ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal olanağın bulunmadığı-
Murisin imzaladığı bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemi-
Her ne kadar İtiraz Hakem Heyetince eda davası olarak nitelendirilse de davacı vekilinin başvuru dilekçesinde rayiç bedelin bildirilmesi talep edilmiş olup, bu davanın tespit davası niteliğinde açıldığının anlaşıldığı, Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarına göre, davacının açabileceği eda davasında tespit edilecek hususlar için ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararın olmadığı, buna göre davacının tespite konu isteminin hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerekeceği-
Belirsiz alacak davasının "dava şartı" yokluğundan reddedilmesi nedeniyle açılan davada mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmesi-