Davalının, dava konusu taşınmazdaki davacı hisselerini alırken tapuda yazdığı gibi nakden bir ödeme yapmadığını ikrar etmekte, ödemeyi diğer taşınmazdaki hisselerini davacılara bırakarak yaptığını savunmakta ise de bunu yazılı deliller ile ispat etmek zorunda olduğu, 6100 sayılı HMK' nun 200 ve devamı maddelerine göre olayda tanık da dinlenemediği gibi tarafların ortak tanığının davacılar ile davalı arasındaki uyuşmazlık yönünden tanık olarak gösterildiği ve tanığın tüm mirasçılar arasında takas işlemleri olduğunu ifade etmiş ise de hangi malikler arasında nasıl bir takas işlemi yapıldığına ilişkin açık ve ayrıntılı bir beyanda bulunamadığı da anlaşıldığından, mahkemece, bu doğrultuda inceleme ve değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Hile iddiasının tanık dahil her türlü delille ispat edilmesinin mümkün olduğu-
Dava konusu faturaların miktarı da gözetildiğinde HMK'nın 200. maddesi uyarınca alacağın tanıkla ispatına imkanın olmadığı-
Beyaza imza, onu atan yönünden tehlikeli arz ettiği, bunun sebebinin genel hayat tecrübesi ve imzalı boş kağıdı karşısındakine veren kimsenin onun üzerine kendisini zararlandırıcı mahiyette ilaveler yapılabileceğini bilebilmesi olduğu, buna rağmen imzalı boş kağıdı veren kimse, öncelikle imzalı boş belge vermekle bir hukuki işlem gerçekleştirdiğinden, tehlikeleri peşinen kabul etmiş sayılacağı ve kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarf etmediği için hukukun himayesinden yararlanamayacağı- Beyaza imza atan kimsenin sözleşme metnindeki ifadelerin kendi iradesinin ürünü olmadığını ispat yükünü üzerine alması suretiyle sorumluluktan kurtulabileceği ve böyle bir iddianın kesin delil ile ispatlanması gerekeceği-.
Her ne kadar mahkemece, 6100 sayılı HMK. 200 ve 201 maddeleri gereğince senede karşı tanık dinlenilemeyeceği ve senede karşı senet ile ispat kuralı gereğince davacı tarafından davalının takibe dayanak yaptığı 10.04.2013 tanzim ve 30.10.2013 vadeli 9.500,00 TL bedelli nakden kayıtlı bononun ödendiğine ilişkin yazılı belge sunarak ödendiğini ispat edemediği için davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının delil listesinde açıkça “yemin” delili yazdığından, mahkemece davacıya yemin delili hatırlatılarak hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu kiralananın anahtarlarını icra müdürlüğü kasasına teslim etmiş, davacı alacaklıya anahtar teslimine ilişkin herhangi bir tebliğ çıkarılmamış olup, davacı alacaklı vekilinin anahtarı teslim aldığı tarihin teslim tarihi olarak kabulü gerektiği- Kiracı anahtar teslim tarihine kadar olan kira bedellerinden sorumlu olup, tahliye tarihinden sonraki istek erken tahliye nedeniyle uğranılan kira (kaybı) tazminatı niteliğinde bulunduğundan yargılamayı gerektirieceğinden mahkemece borçlunun kira ödemesinin de dikkate alınarak, anahtar teslim tarihine kadar olan kiralar yönünden kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye istemli davanın kabulü, kalan aylar yönünden ise uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle, davanın reddi gerektiği-
Davacı, dava konusu daireye düşen arsa payı belirlenerek tapu kaydının iptaline ve vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiş olup, mahkemece gerekçe kısmının son paragrafında; davacının tescil olmaz ise alacağa karar verilmesini istediğini, yapılan ödemenin HMK'nın 200. ve devamı maddelerine göre ispatlanamadığını, teklif edilen yemin üzerine davalıların oturumda parayı almadıklarına dair yemin ettiklerini belirterek, bu yönden de davanın reddine karar verildiği; davacının talebi tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup, alacak istemi olmadığından alacak hakkında hüküm kurulamayacağı-
Muvazaa nedeniyle sıra cetvelinin düzeltilmesi istemine ilişkin davada, mahkemece bono keşidecisinin imzasının ona ait olmadığı tespit edildiğinden, temel hukuki ilişki geçersiz olduğu gerekçesi ile süresinde yemin metni sunmayan davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmişse de, bononun önyüzünde yer alan kişilerin, kural olarak aval veren niteliğinde olup asıl borçlu gibi borçtan müteselsil sorumlu olduğu- Aval veren bu kişiler bakımından takibin devam ettiği dikkate alınarak davalının bildirdiği kredi kartı kullanımına ilişkin belgeler ve diğer deliller toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-Yemin ile ispatı mümkün olmayan davada hakimin re'sen yemin teklif etmesinin de hatalı olduğu-
Davacının çeklerin kendisinden tefecilik suretiyle alındığını iddia ettiği Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında sözkonusu tefecilik suçuna konu edilen çeklerin, işbu dosya konusu çeklerle aynı olmadığı, bu nedenle ceza dosyasının bekletici mesele yapılmadığı, çeklerin tefecilik suretiyle kendisinden alındığının ispat yükünün davacıda olduğu, davacının iddiasını ispat edecek yazılı bir delil sunmadığı, yemin deliline de dayanmadığı, davanın ispatlanamadığı-
Hizmet tespitine yönelik davalarda davacı işçinin çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği dikkate alınarak, ücretinin ve davalı SGK'na (Devredilen SSK) davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması gerektiği- Davacı tarafından tüm çalışma süresine ilişkin prime esas kazancın tespiti talep edilmesine rağmen, dava konusu dönemler yönünden aylara ve yıllara göre tespiti istenilen ücretin ne kadar olduğu ayrı ayrı açıklanmadan, aylık net ücretin ... TL olduğu belirtilerek prime esas kazancın tespitinin talebi hatalı olduğu- Mahkemece, davacının tespitini istediği "prime esas kazancın aylara ve yıllara göre ne kadar olduğu ayrı ayrı açıklattırılarak" davacının talebinin somutlaştırılması gerektiği- Ücret miktarı, HUMK 288'de (HMK 200.'de) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmak kaydıyla işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkün olduğundan buna göre araştırma yapılması gerektiği-