Davalılar, dava konusu bağımsız bölümlerin bedeli karşılığında davacıdan alındığını, satış bedelinin davacıya elden ödendiğini savunmuş iseler de; anılan bedelin davacıya ödendiğinin senetle ispat edilemediği, davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, öte yandan davalı tanıklarının anılan bağımsız bölümleri davacının ilk eşinden olma davalı oğlunun satın aldığını ifade ettikleri, ancak davalının bedelini ödediği taşınmazları kendi adına tescil ettirmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı hakkında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında dört adet bağımsız bölümü tek seferde satın alma gücünün bulunmadığının tespit edildiği ve davalı tanığının alınan beyanında davalının davacının ilk eşinden olma oğlunun bacanağı olduğunu ifade ettiği, ayrıca davalının dava dışı bağımsız bölümü davalınn yetkilisi olduğu şirkete devrettiği, dava dışı bağımsız bölümler ile ilgili davaların da devam ettiği bir bütün halinde gözetildiğinde, davacı tarafından verilen vekaletnamenin kötüye kullanıldığı ve davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri sonucuna varıldığı-
Muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescilin yolsuz bir tescil hükmünde olduğu- Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da TMK. mad 1025 hükmüne göre iptali gerekeceği- Muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen kararın yenilik doğurucu bir hüküm değil, açıklayıcı bir hüküm durumunda olduğu- Muvazaanın varlığını iddia eden tarafın veya bunların ardılı sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişinin TMK. mad. 6 gereğince bu iddiasını isbat etmek zorunda olduğu- Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının HMUK. mad. 288 ve 290. uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabileceği ve sözleşme aynı kanun mad. 293 hükmünde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille isbat edilmesi gerekeceği- 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad ( namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceğinin kabul edildiği-
Davalı taşınmazı cebri icra yoluyla tahliye ettiğini iddia etmiş ise de buna ilişkin delillerini ibraz etmemiş olup, mahkemece tarafların tahliyeye ilişkin delillerinin araştırılıp toplandıktan ve taşınmazın kiralanmasına ilişkin ihale evrakları getirtildikten sonra taşınmazın tahliye tarihi belirlenerek davalı kiracı olan tarihine kadar ki kira bedelinden sorumlu olacağından bu tarihe kadar olan kira borcu üzerinden davalının itirazının iptaline karar vermek gerektiği-
Senetten dolayı alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkin davada, alacak miktarı gözönüne alındığında alacağın varlığının yazılı delillerle ispat edilmesi gerektiği; tanıkla ispatın mümkün olmadığı-
Bono arkasında '' bu senet teminat için verilmiştir,kullanılamaz'' kaydı var ise de teminatın neyin teminatı olduğu hususunda herhangi bir açıklama bulunmamakta olup bu durumda bononun neyin teminatı olarak verildiğini ispat yükümlülüğünün davalıya ait olduğu ve teminat içeriğinin yazılı delille ispatı gerektiği; bu konuda tanık beyanlarına dayanılarak karar verilemeyeceği- Davalının satışa konu dükkandaki eksik işler nedeniyle bononun bedelsiz olduğunu ancak yazılı delille ispatlayabileceği-
Prime esas kazancın tespitine dair davada ücret miktarı 6100 sayılı HMK'nın Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 288. maddesinde (6100 sayılı HMK'nun 200. maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkün olduğundan, buna göre araştırma yapılması gerektiği- İlk hükmü temyiz etmeyen davalı yönünden artık hükmün kesinleştiği, bu nedenle davalı vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararının bulunmadığı-
Davaya konu senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının ancak yazılı delil ile ispat edilebileceği, davacılar tarafından yazılı delil sunulmadığı ve yemin deliline de başvurulmayacağının beyan edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Kira sözleşmesinin varlığının ancak, yazılı delille ispat edilebileceği- Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HMK. 202 ve 203. maddelerinde değinilen ayrıcalıkların da gözetilmesinin gerekeceği- Senetle ispat zorunluluğuna (HMK. mad. 200) ilişkin miktarın yıllık kira tutarına göre belirleneceği-
Kural olarak kiracı anahtar teslimini ispat etmek zorundaysa da, davacı kiraya verenin 18.04.2012 tarihinde taşınmazda tespit yaptırması, davalı kiracının 30.3.2010 da taşınmazı tahliye ettiğini savunması, davacı kiraya verenin dava konusu olmayan daha önceden başlattığı 08.11.2010 tarihli icra takibinde Mart 2010 ayına kadar olan kira bedellerini depozitoyu mahsup ederek istemiş olması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacı kiraya verenin davalı kiracının taşınmazı 30.03.2010 tarihinde tahliye ettiğini zımnen kabul etmiş olduğu, buna rağmen "kiracının anahtar teslimini ispat edemediği"nin kabul edilemeyeceği-
Anahtarın kiralayana teslimi ,sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının (HMK. mad. 200/1) üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa (HMK. mad. 200/2), anahtarı tesliminin, kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabileceği- Davalı kiracı, tacir olup, TBK'nun 325. maddesi, 1/7/2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle tacirler için ertelenmiş olduğundan, sözleşme serbestisi hükümlerine göre tarafların sözleşmeye uymalarının gerektiği, davalı kiracı tarafından anahtar tesliminin ispatlanamadığı ve dava konusu taşınmazın tahliye ve teslim edildiği tarih konusunda tarafların mutabık olmadığının anlaşıldığından, tacir olan davalının dönem sonuna kadar olan kiradan ve sözleşme serbestisi gereği cezai şarttan sorumlu olduğu-