Taraflar arasında, senetle ispat kuralının istisnaları arasında sayılan sıhri hısımlık ilişkisinin mevcudiyeti nedeniyle; vakıanın tanık delili ile ispatının mümkün olduğu- Havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine bulunduğu ve bu yasal karinenin aksini ileri süren havalecinin, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu- Davalının, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını kabul edip, hukuki niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu iddia etmesi halinde gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunduğunun kabul edileceği, vasıflı ikrarın bölünememesi nedeniyle, ispat yükünün davacıda olduğu-
Kızın annesine karşı açtığı davada yazılı delil başlangıcı bulunmasına gerek olmaksızın, tanık dinletilebileceği- Mahkemece, karşı yanın açıkça itiraz etmediği veya yemin edeceğini bildirdiği durumlarda, dilekçede dayanılmamış olsa dahi, yemin teklifinde bulunulabileceği hususunun gözden kaçırılmasının hatalı olduğu-
İ. sözleşmesinin ancak yazılı delil ile kanıtlanabileceği, bu yazılı delilin, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olması gerektiği, bu nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da; yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa, inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği, buna göre; davaya dayanak yapılan yazılı inanç sözleşmesinin davacı ile dava dışı şahıs arasında yapıldığı, son malikin ise taşınmazı dava dışı kişiden satın aldığının anlaşıldığı, bu durumda; aradaki zincirin tamamlanması için bu kişilerin davada taraf olması gerekeceğinden, süre verilerek anılan kişilerin davaya dahil edilmesinin sağlanması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği, ayrıca; davacının Yunan uyruklu olması nedeniyle ile Tapu Müdürlüğünden, Yunan uyruklu davacının taşınmaz edinmesine engel bir durum olup olmadığının sorulması, ondan sonra yabancıların mülk edinmelerine ilişkin 2644 Sayılı Tapu Kanununun 35. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği-
Borç doğuran olayların gerçekleştiği tarihte tarafların evli olduğu dikkate alınarak, tanık delili de değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerektiği-
Ödünç sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta, mahkemece, "davacının borç para verdiğinin ispat edilemediği" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davalının soruşturma ve kovuşturma sırasındaki beyanlarında "miktarı tartışma konusu olmayan parayı borsada işlem yapmak üzere aldığını, bir kısım parayı iade ettiğini, bir kısım para yönünden zarar edilerek iade edilemediği" savunması karşısında, taraflar arasında bir kar zarar ortaklığı olup olmadığı hususunun tartışılması gerektiği-
Mahkemece, HMK’nun 190. ve 200. maddeleri de dikkate alınmak suretiyle alanında uzman ayrı bir bilirkişiden taraflar arasında düzenlenen adi yazılı kira sözleşmesinde belirlenen ‘’dönümü 40 YTL’’ ‘lik bedel belirlemesi de dikkate alınarak, davalının dosya kapsamına yaptığı kira bedeline ilişkin ödemelere ilişkin dekontlar da irdelenerek,söz konusu ödemelerin taraflar arasındaki kira sözleşmesine ilişkin olduğu tespit edilir ise, bu ödemelerin de belirlenecek bedelden mahsubu sonucunda bulunacak bedele hükmedilmesi gerekeceği-
Sigorta poliçesinin, sözleşmenin yapılmasından sonra düzenlenen ve sözleşmenin yapıldığını gösteren bir belge olduğu, sıhhat şartı olmadığı, sigortalının sözleşmede imzasının bulunmamasının ise sözleşmenin gerçekleşmediği anlamına gelmeyeceği, geçerli bir sigorta sözleşmesinden bahsedebilmek için meşru bir menfaatin bulunmasının da gözönünde bulundurulacağı, sözleşmenin yazılı belgeye bağlanmasının ispat hukuku açısından önem taşıdığı, poliçenin varlığının ve daha çok poliçenin taşıdığı hükümler yönünden taraflar arasında uyuşmazlık çıkması halinde HUMK 288. vd. (HMK 200) maddelerinde düzenlendiği şekilde kanıtlanması gerekeceği-
Yıllık kira miktarına göre davacının, aylık kira bedelinin miktarını yazılı delille ispatlaması gerekeceği, kira ilişkisinin varlığını ve bedelini tanık ifadesiyle ispatlayamayacağı, davacı kira miktarını yazılı delille ispat edemediğine göre davalı tarafından beyan edilen kira bedelinin esas alınması gerekeceği-
Talep edilen dönemde davacının kabul edip ödediği kira bedeli üzerinde durularak davacının ödeme iddiası ve davalı kiraya verenin kendisine intikal eden ödeme bulunmadığı savunması da birlikte değerlendirilerek kira bedellerinin ödenip ödenmediğinin tespit edilmesi; öte yandan dava dışı kişi tarafından yapılan ödemelerin neye istinaden yapıldığı hususunun davalı kiraya verenden sorulması bundan sonra banka kayıtları da incelettirilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun maaşına yazılan haciz yazılarının sıraya konularak bu sıra ile ödeme yapılmasının sıra cetveli olmadığı, sıra cetveline itiraz davalarında davalı alacağının gerçek olduğunu isbat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup, bu davalarda genel isbat kurallarının geçerli olduğu, somut olayda mahkemece usulüne uygun düzenlenmiş bir sıra cetveli olmamasına rağmen isbat yükünün davacı yerine, davalıya yüklenerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-