Davalı yüklenicinin, arsa sahibince verilen vekaletnameyi tahrif ve sahtecilik yapmak suretiyle başkasını tevkil edip taşınmazı kendi üzerine geçirmesi, başkalarına satış suretiyle ara malikler kullanıp tasarruflarda bulunması gibi olgular gözetildiğinde; davalı, ara malikler ve yüklenici ile birlikte hareket ettiğinden, en azından iyiniyetli olmadığından, «tapunun iptali ile davalının adına tesciline» karar verilmesi gerekeceği–
Trafik siciline güvenerek, kaydında tedbir kararı bulunmayan aracı satın alan kişinin iyiniyetinin korunacağı (daha sonra, mahkemece verilen zoralım «müsadere» kararı gereğince, aracın elinden alınamayacağı–
Vekilin, görevini özen ve sadakatle yerine getirmek zorunda olup, dilediği kişiye dilediği bedelle satış yapma yetkisi olsa bile bunu makul sınırlar içinde kullanması gerekeceği, ancak bu sınırların aşılmasının alıcı iyiniyetli olduğu sürece vekille vekil eden arasında sorun olarak kalacağı-
Kat mülkiyeti veya kat irtifakının kuruldığı bir taşınmazdan bağımsız bölüme bağlantılı olarak arsa payı alan kişinin, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde tapu kayıtlarının iptal edileceğini bilerek ve bu riski yüklenerek arsa payı almış sayılacağı, bu nedenle yüklenicinin halefi durumunda bulunduğu ve iyiniyet iddiasında bulunamayacağı–
Sebepsiz zenginleşme davalarında, olayın özelliklerinin, zenginleşenin iyiniyetli olmadığını açıkca göstermesi halinde, ayrıca bu yönün isbatına gerek bulunmadığı–
İştirak halindeki (elbirliğiyle) mülkiyete konu taşınmazdaki payını noterde yaptıkları satış vaadi sözleşmesi ile üçüncü bir kişiye satan an- cak daha sonra devir işlemini yapmayan ve haklarında açılan tapu iptali ve tescil daasının reddini sağlayan kişinin (davalının) kötüniyetli sayılacağı, bu kişinin aldığı parayı, davacı (alıcı) ile arasındaki satış sözleşme-sinin geçersizliği saptayan mahkeme kararının kesinleştiği tarihteki değeri (alım gücü) ile davacıya ödemek zorunda olduğu -
Tapudaki kayda güvenerek bir taşınmazı iyiniyetle satın alan kişilerin iyiniyetlerinin korunacağı–
Sebepsiz zenginleşme davalarında, «zenginleşmenin iyiniyetli sayı-lıp sayılmayacağı»nın MK. 3 hükmüne göre belirleneceği ve «olayın özelliklerinin, zenginleşmenin iyiniyetle olmadığını açıkça gösterdiği durumlarda» bu iddianın ispat edilmiş sayılacağı–
MK. 725/II’de bahsi geçen “iyiniyet”in, MK.3’de düzenlenmiş olan “subjektif iyiniyet” olduğu - Yapı sahibinin iyiniyetli olmaması halinde “aşırı zarar”ın bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, taşan kısmın yı-kılması gerekeceği - iyiniyetin varlığının mahkemece doğrudan doğruya araştırılacağı -
Kötüniyet iddiasının def’i değil itiraz olduğu, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınacağı–