Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve bu ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemeyeceği, davalının iyi niyetli olup olmadığı toplanan deliller çerçevesinde değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermeyeceği, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunu'nun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olup, vekil edeni bağlayacağı-
Üçüncü kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerektiği, bunun dürüstlük kuralının (TMK mad. 2) doğal bir sonucu olarak kabul edildiği ve bu hususun hakim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulmasının zorunlu olduğu- Davacı ile davalının yeğen oldukları, davalının anne ve kardeşleri olan dava dışı kişiler ile davacının, davalının’ın gösterdiği diğer davalıyı aynı vekaletnameyle vekil tayin ettikleri, çekişme konusu 17 adet taşınmaz bakımından davacının miras paylarının temliki nedeniyle davacıya satış bedeli ödendiğinin kanıtlanamadığı anlaşıldığından, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ederek, vekalet görevini kötüye kullandıkları sonucuna varılması gerektiği-
Tanık ifadeleri değerlendirildiğinde çekişmeli taşınmazın gayri resmi birlikte yaşama karşılığı olarak davacıya verildiği, davacının taşınmaza malik olduktan sonra elden çıkarma yönünde bir iradesi olmadığı halde davalı tarafından vekâlet görevinin kötüye kullanılması suretiyle eşi olan diğer davalıya temlik edilmiş olduğu anlaşıldığından, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
Üçüncü kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması gerektiği- Temlikin davacının babası dava dışı kişinin borçları nedeniyle gerçekleştirildiğine yönelik savunmanın, işlem sırasında davacıya bedel ödenmediğini göstereceği, davacıya yapılan ödemeyi gösteren bir belge olmadığından, savunmanın miktar itibariyle senetle kanıtlanması gerekliliği ve bedel ödendiği varsayılsa bile, gerçek değer ile karşılaştırıldığında açık ve aşırı fark bulunduğundan ve davacının satışa ilişkin talimatı bulunduğu da kanıtlanamamış olduğundan, temlikin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiği, ve baba-kız olan davalıların el ve iş birliği içinde hareket ettiği sonucuna ulaşılması gerektiği-
Vekil ile sözleşme yapan kişi iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni bağlayacağı ancak üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmayacağı-
Vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağlayacağı-
Hakkın kötüye kullanıldığına ilişkin savunma yapılmamış olsa da, böyle bir durumu hakimin re'sen göz önüne almak zorunda olduğu- Davacı, vekaletnamenin düzenlendiği tarihte, bu vekalet ile annesinin en büyük ve en değerli, 2 taşınmazını sattığı tarihte, ayrıca dava konusu edilen resmi taksim senedinin düzenlendiği tarihinte hukuki ehliyetsizliği bilmediğini iddia etmesinin hayatın olan akışına aykırı olduğu, davacı taksim sonucu adına tapuda tescil edilen taşınmazlardaki 2/9 payını davalı kız kardeşlerine satış suretiyle temlik etmiş olup, herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğundan, ve iyiniyet ve hakkaniyet ilkesine, davacının da aynı resmi taksim senedine bizzat katıldığı ve taksim sonucu kendisine intikal eden taşınmazlarla ilgili temliki tasarruflarda bulunduğu, tüm resmi işlemler de hukuki ehliyetsizliği bilerek kendi yararına işlemler yaptıktan sonra, dava açma hakkının davalıları zararlandırma amacıyla kötüye kullanması sonucu davalılar zarar göreceğinden bu aşamada objektif iyiniyet kurallarına uygun olmayan bu hakkın kullanılmasını yasa korumayacağından, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın kabulünün isabetsiz olduğu-
Davacının da aynı resmi taksim senedine bizzat katıldığı ve taksim sonucu kendisine intikal eden taşınmazlarla ilgili temliki tasarruflarda bulunduğu, tüm resmi işlemler de hukuki ehliyetsizliği bilerek kendi yararına işlemler yaptıktan sonra, dava açma hakkının davalıları zararlandırma amacıyla kötüye kullanması sonucu davalılar zarar göreceğinden bu aşamada objektif iyiniyet kurallarına uygun olmayan bu hakkın kullanılmasını yasanın korumayacağı-
Davacı bonolara dayanan takibe karşı menfi tespit davası açtığına göre, davacının fuara katılmasının bonolardaki imzaya itiraz edemeyeceği anlamına gelmeyeceği- Davacının bonolardan sorumlu tutulabilmesi için bonoları imzalayan kişinin ticari mümessil olması gerektiği- Mahkemece davacı adına fuara katılım sözleşmesi ve bonoları imzalayan kişinin davacının ticari mümessili olup olmadığı üzerinde durulup toplanan deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-