Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak kanunun öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla birlikte Kat Mülkiyeti yasasına tabi olmak üzere yapımına başlanan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması durumunda, olayın özelliğine göre 4721 sayılı TMK'nın 3.maddesi gözetilerek açılan tescil davasının kabul edilebileceği-
Asli müdahilin, hisse devir sözleşmesinin iptaline ilişkin talebi maktu karar ve ilam harcına tabi olup, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince harç tamamlanmadan müteakip işlemlerinin yapılmayacağı, mahkemece, harcın ikmali için aynı Kanun'un 30. maddesi uyarınca süre verilerek, re'sen harcın tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde, yargılamaya devam edilmesi, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılması, üç ay içinde davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, karar ve ilam harcı alınmadan davanın yürütülüp karar verilmesinin doğru olmadığı- Asli müdahil vekilince maktu harcın tamamlanması halinde, mahkemece davanın varlığı ve bu dava konusu yapılan hisse devir sözleşmesinin geçerli olmadığı kabul edildiğine göre, asli müdahilce açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, HMK'nın 65. maddesi uyarınca asli müdahale yoluyla açılmış davanın varlığı ve bu davanın asıl yargılama ile birlikte yürütülmesi ve karara bağlanması gerektiği gözardı edilerek, asli müdahilin dava açmakta muhtariyetine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacılar, dava konusu taşınmazın şahsın mirasçıları tarafından davacı tarafa devredilmesi yönünde davalıların murisi ile davacıların murisi arasında anlaşma olduğunu savunmuş ise de dosyaya bu konuda bir delil sunamadığından davacılar yararına sübjektif iyiniyet koşulunun gerçekleşemediği ve tapu kayıt maliki davalının elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemlerinin kabulü gerektiği-
Davalı şirkete yapılan tapu devrinin esasında arsa payı karşılığı inşaat yapılması amacıyla gerçekleştirildiği, ancak böyle bir sözleşmenin yazılı olarak yapılmadığı, şirket temsilcisinin alınan tapuları iade etmeyi taahhüt etmesine rağmen aynı gün ve takip eden günlerde üçüncü kişiye devrinin sağlandığı, bu itibarla kötüniyetli davrandığı, bunun yanında, diğer davalı üçüncü kişinin de uzun zamandır tanıdığı şirket temsilcisi ile ilişkiye girerek ve TMK.'nun 3/2. maddesinde öngörülen özeni de göstermeden aşırı derecede farklı bedelle taşınmazları devraldığı, yüklenici şirket temsilcisi hakkında açılan cezai takibatın Safranbolu gibi bir ilçede bilinmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, keza, davalının daha önce de benzer sorunları yaşadığını bildirmesi karşısında daha tedbirli davranması gerekirken, bu özen yükümlülüğüne dikkat etmeden, peşpeşe taşınmazları devraldığı anlaşıldığından iyiniyetli kabul edilemeyeceği-
Vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası bakımından bir inceleme yapılmadan sadece ehliyetsizlik yönünden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı her iki şirketin hakim ortaklarının karı koca olan aynı kişiler olması, hakim ortakların davalı şirketlerde yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcısı olup, birinin limited şirkette diğerinin ise anonim şirkette, şirketleri temsil ve ilzama yetkili olmaları, aynı ünvanı kullanmaları gibi olgular göz önünde tutularak, şirketlerin aralarında organik bağın mevcut olup, dışa karşı iktisadi bütünlük algısının yaratılıp, yönetsel özdeşlik hali mevcut olduğundan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisini uygulama koşullarının gerçekleşmiş olup davalı ...nin, davacıya olan borcundan dolayı diğer davalı ... ...nin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, taşınmazın akit tarihindeki gerçek değeri keşfen belirlenmemiş olup, intikal işleminin davacıların tarafından mı, yoksa onlar adına vekil eliyle mi gerçekleştirildiği, temliki işlem sonrasında davacılara bir bedel ödenip ödenmediği, temlikin davacıların gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığı da açıklığa kavuşturulmamış olduğundan, mahkemece, uzman bilirkişi aracılığıyla keşif icra edilip, taşınmazların gerçek değerinin saptanması, intikal işlemine esas resmi akitin incelenmesi, davalı vekilin HMK. mad. 169 gereğince isticvabına karar verilip, satış bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne şekilde ödendiğinin sorulması ve bunların sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, Kurum işleminin iptali ve malullük aylığı bağlanması istemine ilişkin olduğu- 07.09.2005 tarihinde yapılan kontrol muayenesi sonucu belirlediği, malullük halinin ortadan kalktığını 29.04.2008 tarihli yazıyla davacıya haber veren ve bu tarihe kadar ödediği malullük aylıklarını davalı Kurumun geri istediği somut olayda, bilgi ve belgelere göre davacının kötü niyetli olmayıp, Kurumu yanıltmadığının belirgin olması, davalı Kurum tarafından da kötü niyetli olduğunun iddia ve ispat edilememesi, yaşam deneyimleri ile günümüzün ekonomik koşullarına göre aldığı malullük aylıklarını tükettiğinin anlaşılmasına göre objektif iyiniyet kuralına açıkça aykırı olması nedeniyle eldeki davaya konu olay nedeniyle davacının borçlu olmadığının belirlenmesi gerektiği-
Davacı bankanın, yalnızca belgeye itibar edip diğer gerekli araştırmaları yapmayarak basiretli tacir gibi davranmaması müterafık kusurunu oluşturduğundan, kusur durumu ve zarar bakımından bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaası ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemine ilişkin açılan davada,Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınacağı, bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altında olduğu,vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirleneceği-