Kamulaştırma bedelinin arttırma davasının sadece taşınmaz maliki tarafından açılabileceği-
Kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda, takdir olunan bedel ile maddi hatalara karşı da adli yargıda dava açılmasının gerekeceği, öte yandan, bina bedeli yerine enkaz bedeli takdirinin, kamulaştırma işlemlerinden doğan uyuşmazlıklar içinde çok daha geniş bir yer tutan ve adli yargıda görülmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan, arsa niteliğindeki bir taşınmazın tarla olarak değerlendirilmesi ve bedelin buna göre takdiri olgusuyla benzer bir yapıda olduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Davalının yöntem yönüne ilişkin temyiz itirazı bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiğinden davalının direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından davalının temyiz talebinin reddedilmesi gerekeceği-
Bir bakanlıkça onaylanmış özel plan ve projeye dayanılarak bir hizmet, yapı ve tesis yapılması halinde kamulaştırma için kamu yararı kararının alınmasına ve onaylanmasına gerek olmayacağı, bu gibi durumlarda, kamulaştırma işlemine başlama kararı alınır ki, buna kamulaştırma işlemi kararı da deneceği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6. maddenin son fıkrasının ikinci tümcesinde bu hususun kamulaştırma işleminin başladığının tesbiti bakımından “yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır” şeklinde belirtildiği-
Kamulaştırmasız el atmaya dayanan bedel davalarında davaya konu edilen muhtesada el atma tarihindeki niteliğine göre değer biçilmesinin gerekeceği-
Kamulaştırma işlemi davacılara tebliğ edilmediğinden kamulaştırma Kanunu’nun 15/ 13. maddesi uyarınca değerlendirme tarihinin dava tarihi olması gerekeceği, bilirkişi kurullarından dava tarihine göre değer biçilmesi için ek rapor alınıp hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmayacağı-
Kamulaştırma tarihi itibariyle, taşınmazın Sit Alanı içine alınması yönünde verilmiş bir kararın bulunmadığı, sonradan alınan ve bilahare iptal edilen bu yöndeki kararın, görülmekte olan dava bakımından sonuca herhangi bir etkisinin bulunmayacağı-
Fahiş değer farkına ilişkin bulgular ile dosyadaki toplanan deliller, belgeler ve emsaller ve özellikle aynı kamulaştırma sahasındaki taşınmazlara ait, mahkeme kararıyla kesinleşen m2 değerleri ile kıymet takdir komisyonunun saptadığı değerlerin oranları karşılaştırıldığında; dava konusu taşınmazlar için artışın 7 misli olmasının uygun olacağı-
Taşınmazın mülkiyetinin aidiyeti ve niteliği konusunda genel mahkemelerinde saptama yapması gerekeceği, ancak bu halde, kamulaştırma bedelini alınması konusunda bir yargıya ulaşılabileceği, Orman Yönetiminin kamulaştırma bedelinin, idarelerine ait olduğu yönünde bir iddia ile genel mahkemelere başvurmasının düşünülemeyeceği, baraj gölü altında kalsa da mülkiyetin kime ait olduğunun ve taşınmazın niteliğini açılan kadastro tesbitine itiraz davasında kadastro mahkemesince belirlenmesi kanuni zorunluluk olduğu gibi, Hukuk Usulü yargılaması ilkelerinden olan usul ekonomisi ilkesine de uygun hareket tarzı olacağı-
Dava konusu taşınmaz kadastro parseli olup, bilirkişi raporlarında somut emsal alınan 72 ve 8 parsellerin ise imar parselleri olduğu, buna göre dava konusu taşınmazın emsallerle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden İmar Kanunun 18. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereği düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiğinden bilirkişilerden bu yönde ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-