Adli mahkemeden idari mercilere emir niteliğinde karar verilmesinin mümkün olmadığı, bu sebeple kamulaştırmadan arta kalan kesimin de kamulaştırılmasına karar verilmesine dair davanın kabulünün isabetsiz olduğu-
İrtifak kamulaştırmasına tabi tutulan taşınmazın, irtifak süresi sonunda tamamen işe yaramaz hale geleceğine göre, mülkiyet kamulaştırmasına konu olmuşçasına değer biçilmesinin doğru olduğu; ancak bu durumda mülkiyetin idareye intikaline de karar verilmesinin gerektiği-
Kamulaştırma ile, tapuya tescilden önce mülkiyetin idareye geçeceği -
Kamulaştırılan yer için, takdiri kıymet komisyonunun biçtiği değer ile bilirkişilerce saplanan değer arasında bir mislini geçen önemli oransızlık bulunmadığından bilirkişi raporuna göre karar verilmesi, yeni incelemeler yapılmamasının gerektiği, ancak taşınmaz, takdir kıymet komisyonu raporunda tarla, bilirkişi raporunda arsa niteliğinde kabul edildiğinden yukarıdaki kuralın geçersiz olduğu ve bu sonuca yönelik direnme kararının doğru olduğu-
Muhatabın veya onun adına kendisine tebligat yapılabilecek olanların adreste bulunmamaları halinde, tebliğ memurunun, "adreste neden bulunulmadığını" bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatmasının, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak tevsik etmesinin gerekeceği, aksi takdirde yapılan tebligatın usulsüz olacağı-
Davalının, bedelin geri verilmesine ilişkin ihtarnameyi 7.6.1990 tarihinde tebellüğ ettiğini açıkladığı, davalının kabulünün kendisini bağladığı, bu itibarla verilen sürede dikkate alınarak 7.7.1990 tarihi ile kamulaştırma bedelinin geri verilme tarihi olan 4.2.1992 tarihleri arasında geçen süre için faize hükmetmek gerekirken dava dilekçesinin tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süre için faize hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesinin (f) bendi uyarınca, kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelire göre taşınmazın belirlenen değerinin, ayrıca aynı maddenin (i) bendine göre artırılabilmesi için, artırma unsuru olan "objektif ölçülerin" açık seçik, tüm nitelikleri ile belirtilmesi yanında bu ölçülerin, araziye getirdikleri katkıların ne olduğu ve arazi değerini hangi nedenlerle etkilediklerinin açıklanmasının gerekeceği, Yasa’da öngörülen "objektif ölçülerin" arazinin ( f ) bendinde açıklandığı gibi olduğu şekli ile kullanılması haline yönelik olmaları zorunlu olup, ileride gelişebilecek kültürel ve sosyal faaliyetlerin, bu objektif ölçüler kapsamında mütalaa edilemeyecekleri-
2942 sayılı Yasa’da, 30 günlük hak düşürücü sürenin ancak 13. madde gereğince yapılan tebligatla işlemeye başlayacağı açıkça belirtilmiş olup, bu hükmün yorum yolu ile genişletilmesinin ve tebliğ dışında başka yollarla 13. maddedeki bilgi ve belgelerin öğrenildiğini ileri sürmenin, yasanın açık hükmüne ve yasa koyucunun amacına aykırı düşeceği-
Davacının kamulaştırma konusu taşınmazda, 27 pay dışında 648 payının daha olduğu, anılan 648 pay ile ilgili olarak kamulaştırma kararının, gerek ilgililerine ve gerekse davacıya tebliğ edilmiş olmadığı, oysa hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işleminin, mal sahibi için 13. madde gereğince yapılan tebligatla, idare için tebligata çıkartmakla başlayacağı, bunun 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 25. maddesi hükmü gereği olduğu, o itibarla, davanın süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-
Davacının, geri alma tarihine kadar taşınmazdan yararlanamadığına göre kamulaştırma bedelinin elinde bulunduğu süre içinde faiz ödeme yükümlülüğü altında olmadığı; bu nedenle ödenmesi gereken bir borcun söz konusu olamayacağı-