Bir taşınmazın aynı anda hem nazım imar planında, hem de uygulamalı imar planında yer almasına olanak bulunmayacağı, çünkü taşınmaz uygulamalı imar planına alındığında artık nazım imar planından çıkarılmış demek olacağı-
Davanın, kamulaştırma bedelinin artırılması istemine ilişkin olduğu, bir taşınmazın aynı anda hem nazım imar planında, hem de uygulamalı imar planında yer almasına olanak bulunmayacağı, çünkü taşınmazın, uygulamalı imar planına alınmakla artık nazım imar planından çıkarılmış olacağı, belediyelerce yapılıp usulünce onaylanarak yürürlüğe konulan nazım imar planı kapsamındaki taşınmazlar, kamulaştırma hukuku yönünden arsa sayılabilir ise de, bu nitelendirmede; nazım imar planının ait olduğu idari birim ( büyükşehir, il, ilçe, köy ) belediye ve mücavir alan sınırları içinde yerleşim ve nüfus yoğunluğu, ulaşım ve altyapı hizmetleri, yerleşim merkezine olan mesafe ile taşınmazın plandaki konumu ve kullanım biçimi gibi unsurlar da göz önünde bulundurulması gerekeceği-
Hakimin bilirkişi raporlarını her yönden denetlemek durumunda olduğu, bu denetimde, dosya içeriğine, maddi olgulara, aynı konudaki kamulaştırma davalarındaki belirlemelere aykırı olan hususların tespiti halinde yeknesaklığı sağlamak için bilirkişilerden bunları dikkate alan ek raporlar istemek veya kendisi re'sen bu tespitine uygun hesap yapmak durumunda olduğu, diğer taraftan, Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesinin ( b ) Bendine göre, kamulaştırılan bölümdeki değer eksilmesinin kamulaştırılan bölüme biçilen değer üzerinden hesaplanması gerekli olup, bu değer kaybının, taşınmazın düzenleme ortaklık payı düşülmeden önceki m2 değeri üzerinden hesaplayan raporlara göre hüküm kurulamayacağı-
Belediyelerce yapılıp usulünce onaylanarak yürürlüğe konulan nazım imar planı kapsamındaki taşınmazlar, kamulaştırma hukuku yönünden arsa sayılabilir ise de, bu nitelendirmede; nazım imar planının alan sınırları içindeki yerleşim ve nüfus yoğunluğu, ulaşım ve altyapı hizmetleri, yerleşim merkezine olan mesafe ile taşınmazın plandaki konumu ve kullanım biçimi gibi unsurların da göz önünde bulundurulması gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın tarım arazisi vasfının kabulü ile buna göre değerlendirme yapılmış olması doğru ise de, kamulaştırma işlemine tabi olan dava konusu taşınmazların K. Takdir Komisyonlarınca belirtilen özellikleri ve takdir edilen metrekare değeri aynı olmasına rağmen, diğer taşınmazlardan farklı özellikleri belirtilmeden, bilirkişi raporlarında takdir edilenlerden az değerli olan birinci rapora göre hüküm tesisinin doğru olmayacağı-
Kamulaştırma Kanununun 14. maddesi uyarınca bedel artırma davalarının 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmasının gerekeceği, sürenin tespitinde yapılacak işin, mahkemece kamulaştırma belgelerinin getirtilerek, kamulaştırma işleminin tebliğ edildiği tarih belirlenip davanın açıldığı tarihte 30 günlük sürenin geçip geçmediğine bakılması gerekeceği-
İşlem tarihini kapsayacak şekilde davacının hukuki ehliyetinin bulunmadığının açıkça saptanması halinde, davacı adına çıkartılan kamulaştırma tebligatların ve davacı tarafından tapudaki ferağlara ilişkin tasarrufların hukuken geçersiz olacağı–
Kamulaştırılan yerin, kamulaştırma amacına tahsisine gerek kalmadığı ahvalde, bedeli karşılığı iadesi eski mal sahibine bildirildiğinde eski mal sahibinin bildirimi takiben 3 aylık süre içinde parayı yatırarak taşınmazı geri almasının mümkün olduğu, bu 3 aylık süre hak düşürücü nitelikte olduğundan, bu süre içinde parayı yatırmayan malikin geri almaktan kaçındığının kabul edilmesi gerekeceği, paranın yıllar sonra yatırılması karşısında, İdarenin Tapu Sicil Müdürlüğü’ne taşınmazın mal sahiplerine iadesi konusunda yazı yazmasının da hukuki sonuç doğurmayacağı-Kadastro Mahkemeleri’nin, tesbit yönünden önce taraflar arasında doğan mülkiyet uyuşmazlıklarını çözmekle yükümlü oldukları-
Kamulaştırma bedelinin artırılması davasında, taşınmazın çeşitli mahsullere göre dekar başına verim miktarının tesbitinde, ciddi ve doğru istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen Tarım İl Müdürlüğü cetvellerinde bulunan verilere ve üretim maliyetlerine göre bilirkişi raporu alınmasının gerekeceği-
Bilirkişi kurulunun tespit ettiği bedel ile kıymet takdir komisyonunun biçtiği bedel arasında önemli (bir mislini aşan) oransızlık olduğu takdirde oluşturulacak bilirkişi kurulu ile yeniden kıymet takdiri yapılmasının gerekeceği, ne var ki bedel artırılmasına davacının talebi ile sınırlı olarak karar verilebileceğinden, bedel artırma davasında istenilen fark takdirin bir mislini aşmıyorsa, yukarıda açıklanan ilkenin uygulanmasına gerek olmayacağı-