İşçilerin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yönün, iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenlerden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin, tedbirlerin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlar olduğu- Bu itibarla işverenlerin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceği- Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemeyeceği- İşverenlerin çalıştırdığı sigortalıların beden ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlü olduğu-
Trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, manevi tazminatın, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde, murisin yaşı, kaza tarihi, kusur durumu ve oluşa göre hükmedilmesi gerektiği-  Temerrüt tarihi belirlenmeden davalı sigorta şirketi yönünden maddi tazminat hususunda kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesinin hatalı olduğu- Hatır taşımasının varlığı halinde, belirlenen tazminattan takdir edilecek oranda hakkaniyete uygun olarak hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği- Desteğin, ölüm nedeni itibariyle kaza sırasında zararın artmasını önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemeri takıp takmadığı, takmamış ise bu durumun müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağının, yine ceza dosyasındaki bu husustaki maddi olgular da gözetilerek, tazminattan makul oranda indirim gerekip gerekmediğinin tartışılması ve sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemi-
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminata ilişkin bozma ilamı doğrultusunda tespit edilen davacının bölüşük (müterafik) kusuru % 30 olarak belirlenmiş ve bu orana isabet eden meblağın belirlenen zarar miktarından düşülerek sonuçta oluşan tazminata haksız fiil zararının tespiti tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte hükmedilmesi gerekirken, bozma ilamı ile davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi gözardı edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Mahkemece bozma öncesi hükme esas alınan ek rapora göre, davacının evinde meydana gelen zarar miktarına bozma ilamı doğrultusunda tespit edilen davacının bölüşük (müterafik) kusuru olarak belirlenen % 35 oranı uygulanması ile belirlenen miktarın düşülerek bulunan bedelin fiil tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece; öncelikle davaya konu taşınmazın tapu kayıtları celp edilerek, ardından aralarında elektrik bilirkişisinin de bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, yangının çıktığı noktası belirlenmesi ve yangının çıkış nedenine ilişkin denetime açık rapor alınması, yangının çıkış nedeni ve yeri tam olarak tespit edildikten sonra şayet yangının elektrik tellerinden kaynakladığı sonucuna varılır ise, yangının ve zararın artmasında davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı husunda gerekli değerlendirme yapılarak, davacıların müterafik kusuru var ise hesaplanan tazminat miktarından, TBK'nın 52/1.maddesi gereğince müterafik kusur indirimi yapılarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı ortaklık tarafından, davalı şirkete, düzenlenen faturalarda çarpan değerinin yüksek uygulandığı ve bunun da fatura değerini yükselttiğine ilişkin bir dilekçe ile başvuruda bulunulmuşsa da, fatura değerinin yüksek olması nedeniyle belli bir miktarın belli süre içerisinde kendilerine ödenmesini talep ettiklerine dair bir ihtarda bulunulmadığından, bu dilekçenin davalıyı temerrüde düşürmeye yeterli bir ihtarname olmadığının kabulü ile davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından, asıl alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği-
Erken tahliye halinde kural olarak TBK. 325. maddesine göre kiracının anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden anahtar teslim tarihinden itibaren ise kiralananın aynı şartlarda kiraya verileceği makul süre kira bedeli ile sorumlu olduğu, bununla birlikte TBK.112 (Borçlar Kanunun 96. ) göndermesi ile aynı kanunun TBK. 52 (BK. 44) maddesi uyarınca, davacı kiralayanın bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapmak durumunda olduğu, bu durumda davacının zararının, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olduğu-
Motosiklet üzerinde yolcu olarak bulunan davacının sol diz ve ayak bileğindeki yaralanma nedeniyle maluliyete uğradığı göz önüne alındığında, ehliyetsiz olduğunu bildiği 16 yaşındaki kardeşi müteveffanın idaresindeki motosiklete yolcu olarak binmesinin ve kaza sırasında zararın artmasını önleyecek güvenlik tedbirlerini almamasının müterafik kusur oluşturup oluşturmadığının ve buna göre TBK. mad. 52 uyarınca maddi tazminattan hakkaniyete uygun miktarda indirim yapılmasının gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması gerektiği-