İş kazası nedeniyle sürekli iş göremez duruma gelen sigortalıya bağlanan gelirler ve geçici iş görmezlik ödeneğinden oluşan sosyal sigorta yardımlarının, davalı işverenden rücuan tahsili istemi- Zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının tamamından sorumlu tutulması gerektiği- Davanın yasal dayanaklarından olan ve kusursuz sorumluluk halini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 23.madde şartlarının varlığı usulünce araştırılması gerektiği- Rücu alacağından sorumluluk belirlenirken, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutarın hükme esas alınması gerektiği ve gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması, sigortalı sürekli iş göremezlik durumuna girmişse bedensel zarar, ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı hesabı dikkate alınması gerektiği- Uzman bilirkişi tarafından rapor düzenlenerek hak sahibi eşin ve çocuğun gerçek zararının hesaplanması, bu miktar gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile karşılaştırılıp düşük olan tutara hükmedilerek işverenin sorumluluğunun belirlenmesi gerektiği- Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla neden olmaları durumunda, teselsül hükümleri kapsamında bu kişilerin birlikte sorumluluklarının olacağı ve kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmesi gerektiği- İş kazası veya meslek hastalığına birlikte sebebiyet veren sorumluların işveren ve üçüncü kişi olması durumunda ise, işverenden istenebilecek gerçek zarar aşılmamak üzere işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutarın, kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olması, “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması düzenlemesi karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerektiği- Bu yaklaşım ve uygulamanın, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygun olduğu-
Haksız eylem sonucu zarar gören taşınmaz nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, dava konusu yapının yaklaşık 50 yıllık olduğu, köy tipi ev olup, mühendislik ve fenni kurallara uygun yapılmadığı, statik açıdan zayıf olduğu, bu durumun zararın artmasına neden olduğu ve davacıların bölüşük kusuru olduğu anlaşıldığından, mahkemece zarar miktarından indirim yapılması gerektiği-
Davalılar vekili, davacının emniyet kemeri takmayarak zararın artmasında müterafik kusurunun bulunduğunu savunduğu, buna göre, araçta yolcu olarak bulunan desteğin bizatihi trafik kazasının meydana gelmesinde kusuru yok ise de, kaza sırasında zararın meydana gelmesini önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemeri takmamış olmasının müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağının, buna göre BK'nun 44. maddesi uyarınca maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu olan olayda; davacının olay yerinde bulunmayışı, eylemin gıyabında işlenmiş olması, davalının sağlık durumu ve evine menkul haczine gelinmesinin verdiği tedirginlik içerisinde davaya konu sözleri sarfetmiş olması sebebi ile davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olması sebebi ile daha alt düzeyde tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Araç işleteninin veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabileceği; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakimin durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebileceği-  Desteğin eşi ve çocukları olan davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan her bir davacı için kabul ve reddedilen tazminat yönünden ayrı ayrı nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Davacıların ölen murisinin sürücüsü olduğu araçta %100 kendi kusuruyla vefat ettiği anlaşıldığından ve davacılar 3.kişi konumunda olduğundan herhangi bir indirim yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak, hakkaniyete uygun miktarda tazminata takdir edilmesi gerektiği- Velayete ilişkin, ortak çocuğun, idrak çağında olması dikkat alınarak,  velayet tercihi konusunda sonuçları hakkında bilgilendirilip bizzat dinlenmesi; bu yeterli olmadığı takdirde uzman veya uzmanlardan velayet konusunda rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilip velayetin düzenlenmesi gerektiği-
Ortak kusurun varlığından söz edilebilmesi ve buna göre zarar miktarından indirim yapılabilmesi için zarar görenin bizzat kendi davranışı ile zararlandırıcı olayın gerçekleşmesini kolaylaştırmış olması ya da meydana gelen zararı önleyecek veya azaltacak tedbirleri almamış bulunması gerektiği-
Davalıların çoğunun okulda vekil olarak görev yapmış olması, görev yaptıkları sürelerin kısa oluşu, ödenek yetersizliği ve davalıların bu konulardaki bilgi eksikliği nazara alındığında,  Lisede yönetici olarak görev yapan davalıların görev yaptıkları dönemde su faturalarının süresinde ödememeleri nedeniyle belediye tarafından icra takibi yapıldığı, davalıların kusurları nedeniyle işlemiş faiz ile vekalet ücreti ödemek zorunda kalındığını belirterek ödenen faiz ve vekalet ücretinin rücuen tazmini talep edilen davalılar aleyhine hükmedilen tazminat tutarlarından, uygun bir hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği-
Yanlış çarpım faktörü uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmediği ve ödeme bildirimine ilişkin bu vb. hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerektiği- Davalı şirketin endeks okumalarında çarpan farkını yanlış uygulaması halinde ise, akım trafosunun dönüştürme oranının hatalı olması nedeniyle eksik tüketim faturalandırılmasında, davalı tarafından yapılması gereken dikkat ve ihtimamın başta ve sonraki sürede yapılmaması, yapılmış ise eksik veya hatalı yapılması ya da sayaç okumalarında fark edilmemesi gibi sebeplerden dolayı (davacı ile birlikte) davalının da kusurlu olduğu, BK. mad. 98/2. (ve 44) uyarınca (davacı ile birlikte) davalının da müterafik (%50) kusurlu olduğu- Mahkemece, üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin, tahakkuk tarihleri dikkate alınarak ilgili yönetmelik hükümlerine göre ayrı ayrı denetime elverişli bir şekilde hesaplanması konusunda rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, belirlenecek tüketim bedelinden, davalının müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılarak bir karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-