Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze gideri istemine ilişkin davada, desteğinin kazadan önce tüm yıl boyunca mı yoksa sadece inşaat sezonunda mı duvar ustası olarak çalıştığı ve inşaat sezonunda çalışıyor ise bölgede inşaat sezonunun ne kadar sürdüğü, hangi aylar arasında devam ettiği araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu hususta ek rapor alınmadan ve araştırma yapılamadan karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalının, davacının meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarının tazmin ile sorumlu olduğu, davacının kendi milli değerlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu olmadığı-Taziye teşekkür giderleri, yemek giderleri, mevlit gideri v.s gibi zorunlu olmayan cenaze merasimi giderlerine yönelik istemin reddi gerektiği-
Davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, davalı sürücünün de haksız fiil faili konumunda olduğu ve sorumluluğunun temelini Borçlar Kanunu'nun haksız fiil hükümleri oluşturduğundan, davalı aleyhine KTK hükümlerine göre müteselsil sorumlu olarak dava açılabileceği-
İş kazası nedeniyle yaralanan sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının, davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkin davada, davalı işverenin rücu alacağından sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin sigortalının işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerektiği- İşverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili olup, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda işverene tazminat tutarının belirlenirken, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu mad. 43 ve 44 uyarınca, % 50' den aşağı olmamak üzere indirim yapılması gerektiği- İşverenin, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi yanında 10. maddesi uyarınca da sorumlu tutulması gerektiğinin tespiti halinde ise, işverenin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek hesaplanacak maddi tazminat miktarından, Borçlar Kanunu mad. 43 ve 44 uyarınca sigortalının kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği-
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda tazminattan uygun bir indirim yapılmasının benimsendiği- Hakim, tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de bunun erekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerektiği- Ceza yargılamasında, sanık sürücüsü "araçta üç adet bira olduğu, bunları davacı ile birlikte içtiklerini" ifade ettiğinden, mahkemece, maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin tartışılması gerektiği- Trafik kazasına konu davalıya trafik sigortalı aracın hususi kullanım niteliğinde olup ticari niteliği bulunmaması halinde yasal faiz uygulanması gerektiği- -Davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi itibarı ile temerrüt oluşmakla, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-
Erken tahliye halinde kural olarak, kiracı anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden anahtar teslim tarihinden itibaren ise kiralananın aynı şartlarda kiraya verileceği makul süre kira bedeli ile sorumlu olup TBK. mad. 112 ve 52 uyarınca, davacı kiralayanın bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapması gerektiği- Davacının zararının, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olduğu-
Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı şirketin, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı şirketinin sorumlu olacağı- Islah sonucu toplam dava değerinin tümü yönünden kabul kararı verilmiş olması karşısında, tüm tazminat miktarı yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmetmek gerekirken, dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
Davanın trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin açıldığı- Murisin yolcu olarak bulunuduğu motorsiklet sürücünün 0,66 promil alkollü olduğu, alkol ölçüm raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı- Davacı murisinin alkollü sürücünün kullandığı motorsiklete binmiş olması BK.nun 44. maddesi(TBK. mad. 52) uyarınca zarar görenin müterafik kusuru olarak kabul edilmesi gerektiği ve belirlenecek tazminat mikatarında müterafik kusur oranında bir indirim yapılması gerektiği- Muris ...'ın yolcu olarak bulunuduğu motorsiklete kasksız binmesi ve motorsiklet sürücüsünün alkollü olması nedeniyle alkollü sürücünün aracına binmesi nedeniyle ve BK. 44. maddesi(TBK. mad. 52) gereğince hesap edilen tazminattan toplamda %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmesi gerektiği-
Ehliyetsiz olduğu bilinen bir sürücü idaresindeki araca binilmesinin, zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet vereceği- Üniversite 1. sınıf öğrencisi desteğin, 25 yaşına kadar eğitim hayatının devam edeceği ve mezun olduktan sonra da belli bir süre sonra iş bularak çalışmaya başlayabileceği değerlendirilmeden kaza tarihinden itibaren tazminat hesabı yapılmasının isabetsiz olduğu- Destek her ne kadar 19 yaşında ise de, vefat tarihinde üniversite 1. sınıf öğrencisi olduğundan üniversite eğitim süresinin sonu kabul edilen 25 yaşına kadar yetiştirme gideri mahsubu yapılmadan hesaplanan tazminata hükmolunmasının hatalı olduğu- Desteğin askerlik çağına geldiğinde, askerlik vazifesinin de zorunlu olduğu gözetilerek, askere gideceğinin ve bu dönemde gelir elde edemeyeceğinin göz önünde bulundurulması gerektiği-
Davalı kiracı taşınmazı tahliye ettikleri tarihi yazılı delille ispatlayamdığından, mahkemece davacı kiraya verenin taşınmazda yaptırdığı delil tespiti nedeniyle yapılan keşif nedeniyle, tahliye tarihinin bu keşif tarihi olarak tespiti gerektiği- Sözleşmede, feshi ihbara ilişkin düzenlemenin, makul süreye yönelik düzenleme olarak kabul edilemeyeceği- Uzman bilirkişi kurulu ile yerinde keşif yapılıp kiralananın aynı koşullarla ne kadar sürede yeniden kiraya verileceğine ilişkin rapor alınarak, davalı kiracının usuli kazanılmış hakkı da gözetilerek, makul süre kira bedeli hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı sigorta şirketi bakımından kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan kasko tazminatı istemi, diğer davalılar bakımından trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı istemi-