Gerekçede yazılı olan ancak hükümde yer almayan ve bu nedenle icrası mümkün olmayan yoksulluk ve iştirak nafakasına ilişkin taleplerin tavzihle birlikte karara eklenemeyeceği-
Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının davacı erkeğe nazaran daha kusurlu olduğu kabul edilerek erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de; davalı kadının mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında; davacı erkeğin de sadakatsiz olduğu anlaşıldığından, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekeceği- Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleştiğinden, davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-
Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olmasının gerekeceği-
Mahkemece, davacı kadın lehine karar kesinleştikten sonra aylık 200,00 TL iştirak nafakasına karar verildiği belirtilmiş ise de davalı kadın lehine hükmedilen bu nafakanın yoksulluk nafakası olduğunun, toplanan delillerden ise davacı kadının anaokul öğretmeni olduğunun, düzenli ve yeterli düzeyde gelirinin bulunduğunun, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceğinin anlaşıldığı, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları davacı kadın yararına oluşmadığına göre, yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekeceği- Kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekeceği, bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdirinin, müesseseyi amacından saptıracağı, hakimin, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorunda olduğu-
"Herhangi bir nafaka talebim yoktur" şeklinde beyan karşısında, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Tarafların tespit edilen gelirleri yaklaşık aynı seviyede olup, erkeğin mali gücü de gözetildiğinde asgari yaşam gereksinimlerini karşılamaya yeter miktarda geliri bulunan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Davalı kadının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında yer almayan maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası isteklerinin, talep sonucunun genişletilmesi niteliğinde olduğu, bu durumda davacı erkeğin açık rızası bulunmadığına ve ıslah da söz konusu olmadığına göre, davalı kadının bu taleplerinin artık incelenemeyeceği, o halde, kadının maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacı kadının sürekli çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise gelir elde edip etmediği, gelir elde ediyorsa kazancının kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı araştırılmadan eksik inceleme ile davacı lehine yoksulluk nafakası takdirinin doğru olmadığı-
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekeceği- Bir kısım tanık beyanlarında davacı kadının dershanede temizlik görevlisi olarak çalıştığı belirtildiğinden, mahkemece araştırma yapılarak kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise gelirinin sürekli, düzenli ve boşanma halinde kendisini yoksulluktan kurtaracak nitelikte olup olmadığı hususları araştırılarak sonucuna göre yoksulluk nafakası hakkında hüküm tesisi gerekeceği-
Toplanan delillere göre, davacı kadının çalıştığı, düzenli gelirinin bulunduğu, tarafların asgari ücretle çalıştıkları, gelirlerinin birbirine denk olduğu anlaşıldığından, Türk Medeni Kanunu'nun 175. madde koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği-