Boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olan kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilemeyeceği-
Dosya kapsamından sosyal ve ekonomik durum araştırmalarında davacı-karşı davacı kadının tekstilde fason işçi olarak çalıştığı belirtildiğinden, mahkemece araştırma yapılarak kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise gelirinin sürekli, düzenli ve boşanma halinde kendisini yoksulluktan kurtaracak nitelikte olup olmadığı hususları araştırılarak sonucuna göre yoksulluk nafakası hususunda hüküm tesisi gerekeceği-
Davacı kadının işten ayrılma nedeni araştırılarak, kendi isteğiyle işten ayrılıp ayrılmadığının araştırılıp değerlendirilerek tedbir ve yoksulluk nafakası istemi hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davacı-davalı erkeğin annesinin eşine fiziksel şiddet uygulamaya çalışmasına sessiz kaldığı ve eşinin bulunduğu odanın kapısını kırarak şiddete yönelik eylemde bulunduğu anlaşıldığından, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı-
Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekeceğinden, davalı kadının ağır kusurlu olduğu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı erkek lehine manevi tazminata hükmedilmesinin doğru bulunmadığı- Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleştiğinden, davalı-davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-
Davacı kadın yararına çalışmadığı ve düzenli geliri bulunmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de, davacı kadın sosyal inceleme raporunda özel bir huzurevinde çalıştığını beyan ettiğinden davacı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumunun araştırılarak; boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi, sonucuna göre talebin değerlendirilmesi gerektiği- Ortak çocuklar yaşları itibariyle idrak çağında olduklarından ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Hakları Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngördüğünden ortak çocukların mahkemece veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması, genel bir değerlendirme yapılarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı kadın yararına takdir edilen maddi, manevi tazminatın ve yokulluk nafakasının az olduğu-
Birleşen dava ile tedbir nafakası isteyen davalı-karşı davacı kadının talep edilen nafakanın yıllık tutarı üzerinden nispi harç yatırmak zorunda olduğu, nispi harçlarda karar ve ilam harcının dörtte biri işlem yapılmadan önce peşin ödeneceği, muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmayacağı, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe yargılamaya devam edilemeyeceği-
Mahkemece ilk kararda boşanma davasının reddedildiği, bu hükmün temyiz edilerek bozulduğu, dolayısıyla yoksulluk ve iştirak nafakası konusunda daha evvel verilmiş ve kesinleşmiş bir hükmün bulunmadığı, o halde erkeğin boşanma davası kabul edildiğine göre, davalı-davacı kadının yoksulluk ve iştirak nafakası talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek, kadına nazaran ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi uyarınca kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı-karşı davacı kadın yararına manevi tazminat verilmesi gerekeceği- Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleştiğinden, davalı-karşı davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği- Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilkenin, çocuğun "üstün yararı" olduğu, çocuğun üstün yararını belirlerken: onun bedensel, zihinsel, ruhsal ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesinin gerekli olduğu, ana ve babanın yararlarının, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulacağı-