Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-davalı erkeğin zaman zaman eşine fiziksel şiddet uyguladığı, bir sebep olmaksızın uzun süreden beri ortak konutu terkettiği, her hangi bir geliri olmayan eşini arayıp sormadığı, ortak evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı-davacı kadının da ameliyat olacağı kendisine bildirilmesine rağmen eşini arayıp sormadığı ve gıyabında "ölsün bana onun maaşı kalacak zaten" şeklinde sözler sarfettiği anlaşılmakta olup, tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği, bu olaylar kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gibi, davalı-davacı kadın boşanmakla en azından eşinin maddi desteğini yitirmiş olup, kadın yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluştuğu- Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleştiğinden, davalı-davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği- Davalı-davacı kadının birleşen tedbir nafakası davası, kadının kusurlu olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de; tarafların boşanmaya sebep olan kusurlu davranışları dikkate alındığında davalı-davacı kadının ayrı yaşamakta haklılığını ispatladığının kabulü gerekeceği, bu itibarla kadının tedbir nafakası davasının kabulüne karar vermek gerekeceği-

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyad ...