Tedbir nafakası talebine ilişkin açılan davada, davacı tanığı S.G.B.'ın beyanlarına göre davalının davacıya şiddet uyguladığı anlaşıldığından, davacının ayrı yaşamada haklılığının kanıtlandığı- Müşterek çocuğa fiilen bakan ana veya baba, ayrı yaşamda haklı olsun olmasın diğer eşten TMK. mad. 197/son, 327 ve 329 gereğince çocuk adına nafaka isteyebileceği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı eş ve müşterek çocuğun ihtiyaçları,göz önünde bulundurularak hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi ve hüküm altına alınması gerektiği-
Dosya kapsamından; davacının, ev hanımı olduğu, geliri olmadığı, annesinin evinde kaldığı, mal varlığı olmadığı, davalının ise; akaryakıt istasyonunda işçi olduğu, 1.400 TL ücret aldığı, arkadaşı ile kaldığı, 300 TL kira ödedikleri, 2012 model motosikleti olduğu, müşterek çocuğun 2007 doğumlu ve 2. sınıf öğrencisi olup, annesinin yanında kaldığı anlaşıldığından; mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumu, tedbir nafakasının niteliği, çocuğun ihtiyacı, eğitim durumu dikkate alınarak TMK.nun 4. maddesinde de vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince, küçük çocuk lehine daha uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Hakimin, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmesi gerekeceği-
Tedbir nafakalarının miktarının tayin edilmesinde davalının geliri ve tarafların birlikte yaşadıkları sıradaki geçim şartlarının dikkate alınması gerekeceği, hal böyle olunca, mahkemece; TMK.'nun 186. ve 197. madde hükümleri ve açıklamalar, davacı ve müşterek çocukların geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı eş ve müşterek çocuklar yönünden daha uygun miktarlarda nafakalara hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanma davasının yargılaması sırasında eş ve çocuklar yararına aylık toplam 1.050,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmişken, aradan yaklaşık olarak 3 yıl geçmesine, bu süreçte paranın alım gücünün azalmasına, davacı eş ve müşterek çocukların ihtiyaçlarının artmış olmasına rağmen, eldeki nafaka davasında, boşanma davasının yargılaması sırasında hükmedilen nafakalardan daha düşük oranda nafakalara hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Hukuka aykırı olarak elde edilen ses kaydının boşanma davasında delil olarak kullanılamayacağı ve buna dayalı olarak kusur yüklenemeyeceği- Davacı erkeğin kusurlu davranışlarının yanında; davalı kadının, "erkeğin ailesini istemediği ve onları kovacağını" söylediği, cinsel birliktelikten kaçındığı anlaşıldığından, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda her iki tarafın da kusurlu olduğu, davacı erkeğin eşine göre daha fazla kusurlu olduğunun; evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından yarar kalmadığının ve TMK. mad. 166/2 uyarınca boşanma koşullarının gerçekleşmiş bulunduğunun kabulü gerektiği- Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
; ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak açılan tedbir nafakası istemi-
Birleşen davada kabul edilen katılma alacağına TMK'nun 239/son maddesi uyarınca mal rejiminin tasfiye tarihi olan karar tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığı-
3. HD. 21.03.2016 T. E: 3352, K: 4197-
3. HD. 21.03.2016 T. E: 3599, K: 4204-