Mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği; sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olacağı-Davacı kadının önceki eşinden olma çocuğu için yaptığı eğitim ve öğretim masraflarının da kadının kişisel harcalamaları olduğunun kabulü gerekeceği; bu nedenle okul ücretinin sorularak tespit edilmeye çalışılması, tespit edilememesi halinde de, kadının kişisel harcama oranında dikkate alınarak katkı payı oranının hakkaniyet ilkesi uyarınca takdiri ile gerçekleşecek sonucuna göre davacının katkı payı alacağı yönünde bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı kadının tarafların birlikte seçtiği veya TMK. mad. 188 uyarınca eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen eve davet edilmesi gerektiği- Uyuşmazlıkta davalı kadının ihtara uymamakta haklı olması dolayısıyla terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Katkı payı alacak isteği-
Kolluk araştırmasına göre, davacı kadının ev hanımı olduğu, herhangi bir işte çalışmadığı, ağabeyine ait evde kaldığı; davalının ise, asgari ücretle sanayide işçi olarak çalıştığı, iki çocuğu ile birlikte ikamet ettiği ve 350,00 TL kira bedeli ödediği tespit edilmiş olup, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen gelir durumu gözetildiğinde; mahkemece davacı kadın için hükmedilen nafaka miktarının (500 TL.) fazla olduğu-
Tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyinin dikkate alınması, hakimin; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmesi gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorunda olup, Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmesi bozmayı gerektirdiği-
Evlilik birliği içerisinde bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde, davalı erkek lehine hak çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükünün erkek eşe ait olduğu- Davacı-karşı davalı erkek yargılamanın çeşitli aşamalarında ziynetlerin bozdurulduğunu, yalnız bir kısmıyla kadının borçlarının ödendiğini, bir kısmı ile de kredi kartı borçları ve düğün masraflarının ödendiğini beyan etmiş olup dosya içerisinde kadının rızası ile katkı amacıyla bozdurulmak üzere ziynet eşyalarının erkeğe verildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığına göre, dava konusu ziynetlerin dava tarihi itibariyle değerleri belirlenerek, bozdurulan ziynetlerin ne kadarının kadının borçlarına, ne kadarının kocanın kredi kartlarına ve düğün masraflarına harcandığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ziynetlere yönelik "davanın tamamının reddine karar verilmesinin" hatalı olduğu-
Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunduğu iddia edilen taşınmazın ve dava konusu taşınmazın devir tarihleriyle birlikte önceki malik veya maliklerini de gösterir tapu kayıtları getirtilerek, her iki taşınmazın el değiştirme tarihlerinin yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi, alım-satım değerleri vs göz önünde bulundurularak dava konusu taşınmazın ikame kuralı gereği kişisel mal ve davacının katılma alacağı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerektiği-
Temyiz süresinin, temyiz dilekçesinin tebliğinden başlayarak on gün olduğu ve bu süreden sonra verilen cevap dilekçesindeki itirazların incelenmesinin mümkün olmadığı- Asgari ücretle çalışılmasının tek başına yoksulluk nafakasını ve tedbir nafakasını ortadan kaldırmayacağı-
8. HD. 19.01.2017 T. E: 2015/8587, K: 426-