Kadının annesi istediği için eşiyle yatağını ayırdığı, annesinin evliliğe müdahalesine izin verdiği, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşıldığından taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu-
Eşlerin evlilik birliği nedeniyle sadakat yükümlülüğü altında olduğu- Evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkiye giren davalının, dava dışı eşin sadakatsizlik eylemine katılması karşısında, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olacakları- Haksız fiil sorumluluğu genişletilemeyeceğinden ve yansıma yoluyla manevi tazminat talep edilemeyeceğinden, davalının eyleminin çocukların kişilik haklarına da saldırı niteliğinde olduğunun kabul edilemeyeceği-
Evli olduğunu bilerek bir erkekle birlikte olan ve ondan çocuk yapan kişinin eyleminin, o erkekle birlikte gerçekleştirdikleri bir haksız fiil olduğu, eşe karşı müteselsilen sorumlu olacakları-
Tarafların fiilen ayrı yaşadığı, fiili ayrılık süresince erkeğin engelli çocuğu ve kadınla ilgilenmediği ve evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmediği anlaşıldığından taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklı olduğundan bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün olmadığından, boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Ortalama insan ömrü için on iki yıl çok uzun bir süre olduğundan her ne kadar fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değilse de eşlerin bu kadar uzun süre birlikte yaşamaktan kaçınarak, evlilik birliğinin kendilerine yüklediği görevleri (TMK m.185/3) karşılıklı olarak yerine getirmemeleri sebebiyle, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabul etmek gerekir mi?
Evli olduğunu bildiği kişi ile ilişkiye giren davalının da eşin sadakatsizlik eylemine katıldığı ve her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilebilir mi?
Temyiz süresinin, temyiz dilekçesinin tebliğinden başlayarak on gün olduğu ve bu süreden sonra verilen cevap dilekçesindeki itirazların incelenmesinin mümkün olmadığı- Asgari ücretle çalışılmasının tek başına yoksulluk nafakasını ve tedbir nafakasını ortadan kaldırmayacağı-
Ehliyetsiz olduğu bilinen bir sürücü idaresindeki araca binilmesinin, zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet vereceği- Üniversite 1. sınıf öğrencisi desteğin, 25 yaşına kadar eğitim hayatının devam edeceği ve mezun olduktan sonra da belli bir süre sonra iş bularak çalışmaya başlayabileceği değerlendirilmeden kaza tarihinden itibaren tazminat hesabı yapılmasının isabetsiz olduğu- Destek her ne kadar 19 yaşında ise de, vefat tarihinde üniversite 1. sınıf öğrencisi olduğundan üniversite eğitim süresinin sonu kabul edilen 25 yaşına kadar yetiştirme gideri mahsubu yapılmadan hesaplanan tazminata hükmolunmasının hatalı olduğu- Desteğin askerlik çağına geldiğinde, askerlik vazifesinin de zorunlu olduğu gözetilerek, askere gideceğinin ve bu dönemde gelir elde edemeyeceğinin göz önünde bulundurulması gerektiği-
Davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemeyeceğinden ve iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerektiğinden "davalının, davacının eşinin evli olduğunu bilmesine rağmen onunla duygusal birliktelik yaşayarak" evliliğin bitmesine neden olduğu savunularak manevi tazminat isteminde bulunulamayacağı-
TBK. mad. 58'e göre, davalının davacının eşi ile birlikte olması eyleminin, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği-