Sadece ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun şekilde bildirilmiş olan vakıaların boşanma davalarının sınırını çizeceği ve mahkemece ancak, bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirmenin yapılabileceği, aksi halde; davacının dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve karar düzeltme süreçleri de dahil, yargılamanın hangi aşamasına kadar gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği sorununu ortaya çıkaracağı- Davacının açtığı boşanma davası davalının tam kusurlu olduğu, birlik görevlerini yerine getirmediği, ayrı ev açmadığı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesi ile kabul edildiği ancak; mahkemece davalının kusurlu davranışları arasında sayılan sadakatsizlik eylemi dava açılmasından sonra meydana geldiği ve her dava açıldığı tarihteki şartlara tabi olduğundan, davadan sonra oluşan vakıaların görülmekte olan boşanma davasında hükme esas alınamayacağı, ancak yeni bir dava konusu yapılabileceği ve ispat edildiği takdirde birleştirilerek görülebileceği-
Davalının ve dava dışı eşin davacıya yönelik ve bütün olarak aldatma mahiyetindeki davranışlarının davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Davacı tanık ifadelerinden, davalı kocanın eşine sürekli hakaret ettiği, onu başka bir kadınla aldattığı, ona bıçak çektiği, eşini ve eşinin ailesini tehdit ederek davacıyı baba evine gönderdiği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu- TMK. mad. 185/3 ve 186/3 uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı kadının kendisi için uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Davalı kocanın kusurlu davranışları karşısında, davacı kadın ayrı yaşamada haklı olup; TMK. mad. 197 gereğince davalı yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Boşanma davalarında hakimin tarafların ikrarı ile bağlı olmadığı, davalı kadının duruşmaya gelir, sorulan sorulara cevap vermemesi halinde başka bir erkekle olan ilişkisini kabul edeceği belirtilerek, isticvap davetiyesi çıkarılmasının usul hükümlerine aykırılık teşkil ettiği-
Boşanma davasının açıldığı tarihten sonra gerçekleşen olayların eldeki boşanma davasında dikkate alınamayacağı-
Taraflar arasındaki boşanma davası devam ederken davacı- davalının sadakatsiz davranışlarının, görülmekte olan boşanma davasında dikkate alınamayacağı-
Evliliğin yokluğunun tespitine ilişkin davaya "Aile Mahkemesi" sıfatıyla bakılması gerekeceği-
Terk edilen eşin diğerini kurallara uygun olarak ortak konuta çağırmakla yükümlü olduğu, bu itibarla kanunda gösterilen (TMK.md.164) sürelerin başında tarafların kanuni koşullara uygun ortak konutunun olmadığı anlaşıldığından ihtarın geçersiz olduğu-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın davalı kadın eş yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Kadının ayrı yaşamakta ve nafaka talebinde haklı olduğu, bir başka kadınla ilişkisi sebebiyle kocanın eşiyle birlikte yaşamaktan kaçındığı, davacı (kadın) ve çocukları için Türk Medeni Kanununun 197'nci maddesi gereğince uygun miktarda tedbir nafakası tayin ve takdiri gerekeceği-