Taraflar arasında görülen maddi tazminat davasında, davalının emeğiyle evlilik birliğinin giderlerine katılma ve eşine yardımcı olma yükümlülüğünün davacı eş bakımından menfaat teşkil edeceği ve boşanma yüzünden davacı mevcut bu menfaatini kaybedeceğinden, maddi kaybın varlığının açık olacağı, davacı yararına uygun miktarda maddi tazminat takdiri ve tayini gerekeceği-
Davacıya ait takıların davalı tarafından alınıp bozdurulduğu anlaşıldığında, kocanın bunların geri istenmemek üzere kendisine verildiğini ispat etmesi gerektiği-
Yaralanan davacı küçüğe 4721 sayılı TMK'nun 185, 322 vd. maddeleri gereğince anne ve babasının yardım yükümlülüğünün bulunduğu, başkasının bakması durumunda ise yaralananın bakımı için herhalde gelirden bir tutar pay ayrılması gerekeceği-
Terk sebebine dayalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için terk edilen eşin, diğer eşi ortak konuta çağırması gerektiği ancak tarafların ortak konutu yok ise ihtarın geçersiz olacağı-
Evlenmenin tespiti ve nüfus kayıtlarına tescili istemine ilişkin davaya, "aile mahkemesi" nin olmadığı yerlerde "aile mahkemesi" sıfatıyla bakılması gerekeceği-
Kocanın sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması ve eşinin hastalığı ile ilgilenmemesi halinde boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu kabul edileceği ve kadının yoksulluk nafakası ve manevi tazminat talebinin kabulü gerekeceği-
İhtar muhatabının ihtar talep tarihinde Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bir nafaka davasının bulunması Türk Medeni Kanununun 164. maddesindeki altı aylık ayrılık süresinin dönüş için verilen iki aylık yasal bekleme süresi dışında kalan dört aylık süresini bertaraf edeceği ve davacının terk ihtarı sonuç doğurucu olarak kabul edilmemesi gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim tarafından, davanın devamı süresince, Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı (kadın) yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık sonucunda, çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın, gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu-
Davacının, evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının da hemen her tartışmalarında kocasına küfürlerle hakaret ettiği ve barıştırma amacıyla aracılık yapanlara "davacıyı istemediğini" söylediği, gerçekleşen bu duruma göre, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-