Aile Birlikteliği ortak yaşam koşulları, eşlerin birbirine olan sadakati ile TMK'nun evliliğin genel hükümleri başlığını taşılan 185 ve devamı maddelerinde açıklanan ilkeler ve olgular birlikte değerlendirildiğinde mal rejiminin devamı süresinde edinilen bir malın eşlerden biri adına alınmasının hayatın olağan akışına uygun düştüğünün kabulü gerekeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının, başka erkeklerle cep telefonu ve sanal ortamda çok sayıda görüşmeler yapması halinde, evlilik birliğinin mutluluğunu sağlama ve eşine sadık kalmak yükümlülüğünü ihlal etmiş olacağı, evlilik birliğini ve ortak hayatı sürdürmesi diğer eşten beklenmeyecek derecede temelinden sarstığının da açık ve tartışmasız olacağı, yani kadının ağır kusurlu olacağı ancak koca da hakaret edip evin kilidini değiştirdiğinden kusurlu olduğundan, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekeceği-
Davalının eşinin hastalığı ile yeterince ilgilenmemesinin ve maddi-manevi destekte bulunmamasının davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-
Düğün sırasında kadına takılan ziynet eşyalarının kadına bağışlanmış sayılacağı, ancak sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan kadına takılan ziynet eşyaları nedeniyle bağıştan rücu koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durularak karar verilmesi gerekeceği-
Evliliğin tespiti davasında, davanın "evli olduğu iddia edilene", o kişi ölmüş ise," yasal mirasçıları"na karşı açılacağı-
Evlilik birliğine ilişkin yükümlülüklerden biri olan "sadakat yükümlülüğü" boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar devam edeceği- Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı, boşanma davasının açılmasından sonra meydana gelmiş olsa bile, bu hususun diğer eş tarafından iddiadan ibaret kalmayacak şekilde delillendirilmesi durumunda, mahkemece bu iddianın davayı etkileyen önemli bir hadise olduğu kabul edilerek üzerinde durulması gerektiği, sadakatsizlik iddiasının sabit olması durumunda, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak takdir edilecek nafaka ve tazminat taleplerinin bundan etkileneceği-
Resmi bir evlilik gerçekleştirildiğinin kanıtlanamadığı evliliğin tespiti davasının reddi gerekeceği-
Evliliğin tespiti istemine ilişkin davalarda "aile mahkemeleri" nin görevli olduğu, bağımsız aile mahkemesi kurulmayan yerlerde ise; asliye hukuk mahkemelerinde "aile mahkemesi sıfatıyla" davalara bakılması gerekeceği-
Davacı kadının Cumhuriyet Savcısı tarafından alınan beyanında evlilik birliği sırasında üçüncü kişi ile birlikteliklerinden bir çocuk dünyaya getirdiğini beyan ettiği, yine, doğum raporuna göre de, davacı kadının çocuk dünyaya getirdiği anlaşılmakta olup, sadakat yükümlüğünün ihlali nedeniyle taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak ve evlilik birliğinin devamına imkân vermeyecek derecede bir geçimsizlik bulunduğu sabit olduğundan davacı kadının daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Taraflar arasında görülen maddi tazminat davasında, davalının emeğiyle evlilik birliğinin giderlerine katılma ve eşine yardımcı olma yükümlülüğünün davacı eş bakımından menfaat teşkil edeceği ve boşanma yüzünden davacı mevcut bu menfaatini kaybedeceğinden, maddi kaybın varlığının açık olacağı, davacı yararına uygun miktarda maddi tazminat takdiri ve tayini gerekeceği-