Taraflar arasındaki sözleşmenin hususi şartlar 5. maddesinde, kiracının kontrat bitiminde kira bedelini TEFE-TÜFE oranında artırmayı kabul ve taahhüt ettiğinin düzenlendiği, bu şartın geçerli olup tarafları bağlayacağı, mahkemece, aylık kira bedelinin ve kira artış farkının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihinden önceki uzamalarda sözleşmenin 5.maddesindeki artış şartı uyarınca, bu tarihten sonra ise Türk Borçlar Kanunu'nun 344. maddesindeki sınırlama da gözetilerek ÜFE artış oranını geçmemek üzere ve sözleşme hükmü doğrultusunda belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, aylık kira bedelinin ve kira artış farkının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlük tarihi olan 01.07.2012 tarihine kadar uzayan dönemler için sözleşmenin 6. maddesindeki artış şartı uyarınca, bu tarihten sonra uzayan dönemler ise Türk Borçlar Kanunu'nun 344. maddesindeki sınırlama da gözetilerek ÜFE artış oranını geçmemek ve sözleşme hükmü gözetilip 2014 ve 2015 yıllarındaki aylık kira bedeli ve buna göre kira alacağı belirlenerek, ödemeler de nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde, kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğünün, kiracıya ait olacağı, kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunması gerekeceği-
Kira tesbitine esas kararda istenen fark alacağı, kira tesbit kararı kesinleşmeden muaccel olamayacağından, kesinleşmeden önceki dönemler için faiz işletilemeyeceği-
Takibin başlatıldığı tarihte taşınmaz alacaklının murisi adına kayıtlı ise de, taşınmazın mülkiyetinin murisin ölüme bağlı tasarrufu olan vasiyetnamesinden ötürü TMK'nin 705. maddesi gereğince davacı üçüncü kişiye ait olduğunun anlaşıldığı, buna göre davacı üçüncü kişinin miras bırakanın payına düşen kira alacağının tahsilini isteyebileceği kabul edilerek, kira alacağı yönünden işin esasının incelenmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı her ne kadar dava dilekçesi ile davalının itirazının tümden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, .........tarihli celsedeki beyanında, takibe konu edilen Mart ve Nisan ayları kirasının teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile tahsil edildiğini, takip tarihindeki haklılık durumuna göre takibin faiz ve icra masrafları üzerinden devamına karar verilmesini talep ettiğine göre, davacının beyanı göz önünde bulundurulmaksızın, ana para alacağı yönünden de itirazın kaldırılarak, takibin devamına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kiralananın tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılmasının yeterli olmadığı; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekeceği- Kiralayanın anahtarı teslim almaktan kaçınması veya başka bir sebeple anahtarın teslim edilememesi durumunda, mahkemeden tevdi mahalli kararı alınması ve anahtarın mahkemece belirlenen yere veya notere teslim edilmesi gerekeceği- Anahtarın teslimine ilişkin tutanağın kiralayana tebliğ edildiği tarihin anahtar teslim tarihi sayılacağı, kiracının kiralananı iade borcunun, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulacağı, aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinin devam edeceği-
İtiraz ve ödeme sürelerini (İİK'nin 269/1, TBK. mad. 315) belirtmeyen ödeme emri hukuki sonuç doğurmayacağı ve böyle bir ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemeyeceği-
Mahkemece, hesap bilirkişisinden, öncelikle takibe konu dönem itibariyle yapılan ödemeler tek tek tespit edilmek suretiyle, sözleşmedeki artış şartına göre ödenmesi gereken kira bedelinden ödenen kira bedelleri mahsup edildikten sonra takibe konu kira alacağı ve işlemiş faiz alacağının bulunup bulunmadığı hususunda ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Kira sözleşmesinin kiraya veren olarak K.P. ve S.P. vekili T.P. ile kiracı olarak “K.D. ve H.Ö. ortaklığı” adına K.K. ve H.Ö. vekili M.Ö. tarafından imzalandığı anlaşıldığından, kiraya verenin K.P. ve S.P. olduğunun, davacı T.P.’nun ise kira sözleşmesini vekaleten imzaladığının kabulü gerekeceği, oysaki davacı T.P.'nin takibi kendi adına başlattığı gibi davayı da kendi adına açtığı, husumetin ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gereken bir husus olduğu, bu nedenle mahkemece, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından istemin reddine karar vermek gerekeceği-