Teminatın yatırılmış olması nedeni ile takip durduğundan, İİK'nun Değişik 97/13. maddesi gereğince % 20 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata karar verilmesi gerekirken, gerekçesi karar yerinde tartışılmadan ve söz konusu değişiklik de gözönüne alınmadan Yasa'da yazılı olan % 20 tazminat oranı aşılarak, % 40 oranı ile davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece fatura dip koçanı, faturayı düzenleyen şirketten getirtilerek, Şirket yetkilisi dinlenerek, satıcı ve alıcı şirketlerin ticari defterlerinde faturanın, envanterinde ise mahcuzların kayıtlı olup olmadığı, mahcuzlarla faturada belirtilen menkullerin aynı menkuller olup olmadıklarının konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla saptanarak, davacı şirketle davalı borçlu şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığı Ticaret Sicil kayıtlarının getirtilerek belirlenmesinin, aralarında başka ticari ilişki olup olmadığı ve 29.12.2010 tarihli faturayı düzenleyen şirketin borçlu, alıcısının ise üçüncü kişi Şirket olduğunun tespiti halinde takibin 01.08.2006 ila 31.08.2009 arası işçi alacağından kaynaklı olup, takibin 26.08.2010 tarihinde başlatılmış olması nedeni ile takip tarihinin satış tarihinden önce olduğu da göz önüne alınarak, satışın muvazaalı olup olmadığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek, taraflar arasında muvazaalı satış işlemi olduğu belirlendiği takdirde şimdiki gibi üçüncü kişi Şirketin istihkak iddiasının reddine, aksi halde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece fatura dip koçanı, faturayı düzenleyen şirketten getirtilerek, şirket yetkilisi dinlenerek, satıcı ve alıcı şirketlerin ticari defterlerinde faturanın ve envanterinde ise mahcuzların kayıtlı olup olmadığı, mahcuzlarla faturada belirtilen menkullerin aynı menkuller olup olmadıklarının konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla saptanarak, davacı şirketle davalı borçlu şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığının Ticaret Sicil kayıtlarının getirtilerek belirlenmesinin, aralarında başka ticari ilişki olup olmadığı ve 29.12.2010 tarihli faturayı düzenleyen şirketin borçlu, alıcısının ise üçüncü kişi şirket olduğunun tespiti halinde takibin 15.02.2007 ila 15.07.2008 arası işçi alacağından kaynaklı olup, 26.01.2012 tarihinde başlatılmış olması nedeniyle takip tarihinin satış tarihinden önce olduğu göz önüne alınarak, satışın muvazaalı olup olmadığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek, taraflar arasında muvazaalı satış işlemi olduğu belirlendiğinde şimdiki gibi üçüncü kişi şirketin istihkak iddiasının reddine, aksi halde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı tarafın muvazaalı olarak araçların devredildiğini bu nedenle tasarrufun iptali davası açtıklarını iddia ettiği, alacaklının muvazaalı devir yapıldığı iddiası kapsamında borçlu ve üçüncü kişi şirketlerin ilk kuruluşundan itibaren tüm ticaret sicil kayıtlarının getirtilmesi, toplanan tüm delillere göre muvazaanın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, yine alacaklı tarafından açılacak olan tasarrufun iptali davasının sonucunun, görülmekte olan istihkak davasının sonucunu etkileyeceği açık olduğundan, mahkemece tasarrufun iptali davası açılıp açılmadığı araştırılarak açılmış ise bekletici mesele yapılarak kesinleşen sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarının İİK’nun 97/11. maddesi gereğince genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabi oldukları, basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında Yasa'ca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki ilk itirazının HMK'nun 19/2 maddesi gereğince cevap dilekçesiyle ileri sürülmesinin gerekeceği, Aynı Yasa'nın 317/2. maddesi uyarınca cevap süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu ve 19/4. madde hükmüne göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceğinin kabul edildiği, yine HMK'nın 131. maddesi ile, cevap dilekçesinin verilmesinden sonra cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazların artık ileri sürülemeyeceğinin düzenlendiği, bu kapsamda, Hakim'in doğrudan (re'sen) yetkisizlik kararı veremeyeceği-
Davacı-karşı davalı 3. kişi vekili tarafından açılan istihkak davası feragat nedeniyle reddedilmiş olmakla maktu karar ve ilam harcının 2/3'ünün davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, 11.355,50 TL nispi karar ilam harcının davacıdan (karşı davalı üçüncü kişi) tahsiline, yine davalı (karşı davacı alacaklı) vekili tarafından açılan tasarrufun iptali davası feragat nedeniyle reddedilmiş olmakla maktu ret karar ve ilam harcının 2/3'ünün davalı (karşı davacı alacaklı) üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken 5.593,50 TL nispi karar ilam harcının davalıdan (karşı davacı alacaklı) tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Haczedilmezlik şikayeti olarak görülen davanın, üçüncü kişinin mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü “istihkak iddiasına” ilişkin olduğunun kabulü gerektiği- İstihkak davalarının nispi esas üzerinden harca tabi olduğu ve alacak tutarı ile haczedilen dava konusu mahcuzların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının ¼'ü anılan Kanun'un 28. maddesi uyarınca peşin olarak alındıktan sonra yargılamaya devam olunması gerektiği, davaya eksik harçla bakılmasının doğru olmadığı-
Davanın, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğinde olduğu, davacı üçüncü kişinin takibin devamı kararının tebliğinden itibaren 7 günlük yasal hak düşürücü süresi içinde istihkak davasını açtığı, bu durumda işin esasına girilerek tarafların toplanacak delillerine göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
İstihkak davalarının İİK’nun 97/11. maddesi uyarınca genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabi oldukları, davanın esastan reddine karar verildiğine göre dava değeri üzerinden karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekeceği, istihkak davalarında dava değerinin ise hacizli malın kıymeti ile alacak miktarından hangisi az ise ona göre tayin edileceği-
Basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği, kesin yetki kuralı olmadığı durumlarda, hakimin doğrudan (re'sen) yetkisizlik kararı veremeyeceği-