Borçlunun iflasına karar verilip bu kararın kesinleşmesi halinde İİK’nun 193/II maddesi uyarınca icra takipleri düşmüş ve hacizler kalkmış olduğundan, icra mahkemesince “istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi ve dava açılmasına neden olan tarafın yargılama giderleri ile sorumlu tutulması gerekeceği-
İstihkak davasının üçüncü kişi tarafından açılması gereken durumlarda bile alacaklı tarafından açılmasını engelleyen yasal bir düzenleme bulunmadığından mahkemece “sıfat yokluğu nedeniyle” istihkak davasının reddine karar verilemeyeceği-
Hacizden sonra yapılan istihkak iddiasına karşı itirazda bulunmayan alacaklı ve borçlunun istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacakları, bu durumda üçüncü kişi tarafından istihkak davası açılmasında hukuki yarar bulunmayacağı-
Karar kesinleşinceye kadar istihkak davası kabul edilebileceğinden, icra mahkemesince “istihkak davasının reddi” doğrultusunda verilmiş olan kararın Yargıtayca “kabule ilişkin bir karar verilmek üzere” bozulup mahalline gönderilmesi gerekeceği-
Talimat icra dairesinin görevinin, haczi tamamladıktan ve istihkak iddialarını tutanağa geçirdikten sonra, sözü edilen istihkak iddiası hakkında karar verilmek üzere, haciz tutanağını asıl icra dairesine göndermekten ibaret olduğu-
İİK. nun 97/XIII maddesi uyarınca, istihkak davasının reddi halinde davalı alacaklı lehine -takip konusu ”alacak miktarı“ ile “haczedilen malın değeri” nden hangisi az ise, onun üzerinden- %40‘ dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece “teminat karşılığında takibin ertelenmesine (durdurulmasına) karar verilmiş” ve gerekli teminatın da davacı 3. kişi tarafından yatırılmış olması gerekeceği (Mahkemece “teminat alınmak suretiyle takibin ertelenmesine” karar verilmemiş veya karar verilmiş olmasına rağmen 3. kişiden teminat alınması kararlaştırılmamış, ya da kararlaştırılmış olsa bile gerekli teminat 3. kişi tarafından yatırılmamışsa, icra müdürlüğü takibe devam edeceğinden alacağın, tahsilinin geciktiğinden söz edilemeyeceğinden, alacaklı lehine tazminata hükmedilemeyeceği)-
Takip borçlusuna aitken kiralandığı şirketçe üçüncü kişiye satışı yapıldığı iddia edilen forkliftin bir iş makinesi olduğu için tescile tabi araçlardan olması nedeniyle, satış işleminin geçerli olabilmesi için noterde yapılması gerekeceği-
Takipte taraf olmayan 3. kişinin “haczedilen taşınırın/taşınmazın kendisine ait olduğunu ve bunlar üzerine konulan haczin kaldırılması” doğrultusundaki talebinin istihkak davası niteliğinde olduğu; mahkemece davanın “şikayet” olarak nitelendirilmek suretiyle yanılgıya düşülüp işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, HUMK. mad. 76 (şimdi; HMK. mad.33) uyarınca hukuki nitelendirmenin hâkime ait olduğu-
Dava konusu mahcuzlardan akaryakıt pompaları ile jeneratörün nitelikleri gereği, gayrimenkulden tahrip veya tağyir edilmeden ayrılması mümkün bulunduğundan, taşınmazın bütünleyici parçası (mütemmim cüzü) değil eklentisi (teferruatı) olarak kabul edilmesi gerektiği- Somut olayda yer altı akaryakıt tanklarının istasyon ile birlikte kiralanacağına ilişkin yerel örf adetin varlığının belirlenemediği- Öte yandan toprağa gömülü akaryakıt tanklarının arza zarar verilmeden ayrılması mümkün olup, her ne kadar bu konuda bilirkişi incelemesi yapılmamış ise de bu hususun hayatın olağan akışına da uygun olduğu- Hal böyle olunca, mahcuzların mülkiyetinin kime ait olduğunun davacı yanca açıkça ortaya konması gerektiği- Gerek akaryakıt pompalarının ve gerekse yeraltı akaryakıt tankları ile jeneratörün alım satım işlemlerinin ticari işletmeye bağlı bir unsur olmaları nedeniyle faturaya bağlanması gerektiği-