Olumsuz tesbit davası sonunda alınan ilamın "yargılama giderleri, vekalet ücreti ve tazminat"a ilişkin bölümlerinin bir bütün olduğu, davanın kabulü ya da reddi halinde, ilam kesinleşmeden ilamın bu bölümlerinin infaz edilemeyeceği (takibe konulamayacağı) ve ilam kesinleşmeden bu konuda yapılmış olan takibin şikayet üzerine iptaline karar verilmesi gerekeceği-
5435 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu 3095 Sayılı Kanun'un 1.maddesinden kaldırılmış olsa da reeskont oranının, Merkez Bankası tarafından reeskont işlemlerinde uygulanan iskonto oranı olarak anlaşılması gerekeceği-
Borçlu aleyhine açılan ilamlı icra takibinde takip konusu ilamın hüküm bölümünde davalıların takip konusu alacaktan dolayı "müteselsilen" sorumlu tutulacaklarına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, davalıların hisseleri nispetinde sorumlu olacaklarının kabulü gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda yer alan asıl alacaklar yönünden "reeskont faizi"ne hükmedilmesi durumunda icra mahkemesinin hükmü yasal faizi ya da avans faizi şeklinde yorumlayamayacağı-
İcra hukuk mahkemesi kararları, bazı davalarda verilen kararlar (istihkak, ihalenin feshi davaları gibi) hariç genelde kesin hüküm oluşturmazlar. Etkileri, İcra ve İflas kanununun 72. maddesine göre açılacak menfi tespit ya da istirdat davalarıyla kaldırılabilecek icra mahkemesi kararları, bu genellemenin kapsamındadır. Somut olayda olduğu gibi borca kısmi itiraz nedeniyle “takibin kısmen iptaline” ilişkin olarak verilmiş olan icra hukuk mahkemesi kararı da bu nitelikte bulunduğundan, yargılamanın iadesi davasına konu yapılamaz-
Ücretten kesilmesi gereken vergiler ve sigorta primlerinin, ilgili kamu idaresine ödenmesi zorunluluğu borçlu işverene ait olduğundan, alacaklının, ilam konusu bedelden bu kesintilerin düşülmesinden sonra kalan net miktar için ilamlı takip yapabileceği- Toplu iş sözleşmesine dayanan eda davalarında ifaya mahkum edilen tarafın, temerrüt tarihinden itibaren, bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden temerrüt faizi ödemeye de mahkum edileceği-