Takip konusu ilama göre, İdarenin kamulaştırmasız elatma eylemi 1995 yılından sonrasına ait olup olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmadığından, 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma davalarında borçlunun gayrimenkul, menkul, hak ve alacaklarına haciz uygulanmasının hukuka uygun olduğu-
İcra vekalet ücreti kalemi hesaplanırken belirlenen asıl alacak miktarı dikkate alınmadan hesaplama yapıldığı görüldüğünden, mahkemece, icra vekalet ücreti yönünden bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekeceği-
Mahkemece; 2942 sayılı Kanun gereğince değerlendirme yapılmış ise de; şikayetçi borçlu vekilinin 4706 ve 5393 sayılı Kanunlar gereğince haczin kaldırılması talebine ilişkin olumlu veya olumsuz karar verilmediğinden, eksik inceleme ile sonuca gidilemeyeceği-
Mahkemece, TBK'nun 100. maddesi (BK'nun 84. maddesi) ve İİK'nun 33. maddesi gözetilerek Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tavzih kararına göre asıl alacağa işleyen faiz miktarının ve dosyaya yapılan ödemelerin belirlenmesi, önceki takiplerdeki yapılan ödemeler de dikkate alınarak takip tarihi itibariyle talep edilen alacak miktarının denetlenmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tescili ve iptal tescil şartlarının oluşmasına bağlı olarak da tazminata hükmedilmesinin talep edildiği, ihtilafın gayrimenkulün aynına ilişkin bulunduğu nazara alınarak, ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı-
Takip dayanağına ilişkin ilam, Medeni Kanun'un 227 ve devamı maddelerine dayalı katılma alacağı ve eşya alacağına ilişkin olup, bu nevi ilamlar konu olarak Medeni Kanun'un “Aile Hukuku” kitabında yer alsa da, tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında bir değişiklik yaratmayan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer’i niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlar olduğundan ve bu nitelikleri itibariyle de katılma ve eşya alacağına ilişkin ilamlar ile bu ilamların feri niteliğindeki ilam vekalet ücretinin diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmalarının mümkün olduğu-
Takip dayanağı ilamda kapitale dönüşen bir faiz alacağına hükmedilmediğinden, bu nitelikteki faiz alacakları yönünden de Türk Borçlar Kanunu'nun 121/2 maddesi gereğince faiz yürütülmesinin mümkün olmadığı-Takipte açıkça faiz alacağı olarak belirlenen alacak için takipten sonra istenen işleyecek faiz istemi yasaya aykırı olduğundan, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği; bu durumun hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- Mahkemece " aynı ilamda hüküm altına alınan alacak kalemleri için tek ve aynı dosya ile ilamlı icra takibinde bulunulmasını zorunlu kılan türden yasal düzenlemenin mevcut olmadığı, borçlunun yalnızca takip dosyalarının birleştirilmesini talep edebileceği" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Alacaklının talebini aşar şekilde, takip tarihinden sonraki dönemde uygulanması istenen faiz oranlarının da üzerindeki oranlarla tahsile neden olacak şekilde takibin devamı yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-