İcra takibinin dayanağı olan ilam ile davacının (takip borçlusunun) müdahalesinin men'ine ve kal'e karar verildiği anlaşıldığından, taşınmazın aynı tartışmalı olmamakla birlikte kal'e ilişkin davalar sonunda verilen kararların kesinleşmeden icrası ve daha sonra hükmün bozulması halinde telafisi imkansız zararlar meydana geleceği nazara alınarak, bu konuda verilen kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceği-
Takip dayanağı belgenin ilam niteliğinde olmadığı ve eda hükmü içermediğinden bahisle yaptığı şikayetin kamu düzeniyle ilgili olup süresiz şikayete tabi olduğu- İcra dosyasına ödeme yapılmasının, şikayetin esasının ve takibe konu belgenin ilam hükmünde olup olmadığının incelenmesine engel olmayacağı- Yürütmeyi durdurma kararı eda hükmü içermediğinden ilamlı takibe konu yapılamayacağı gibi takibe dayanak Tahkim Komisyonu kararı da 3533 sayılı yasa kapsamında olmayıp, ilam niteliğine haiz olmadığı-
Borçlunun ilama aykırılık niteliğinde olan mükerrer takip şikayetinin süresiz şikayet olduğu düşünülerek işin esasının incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken istemin süreden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İlamın infazında tereddüt olduğu ve bu hususun şikayet konusu yapıldığı gözetilerek, icra mahkemesince hükmün infazının ne şekilde yapılması gerektiği hususunda icra müdürlüğüne açıklayıcı talimat verilmesi gerektiği-
Borçlu şirket, takip talebinde ve icra emrinde gösterilen şirketin başka bir şirket olduğu iddiasında bulunmadığından ve Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün yazısına göre de takip talebi ve icra emrinde belirtilen ünvanda başka bir şirketin mevcut olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin esasına girilerek incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu alacağa 3095 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde öngörülen avans faiz oranlarının uygulanması gerekeceğinden, mahkemece, avans faiz oranına, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı olması halinde; yılın ikinci yarısında bu oranın geçerli olduğu kuralı çerçevesinde yapılacak faiz hesaplaması ile sonuca gidilmesi gerekeceği-
Takip konusu ilama göre, İdarenin kamulaştırmasız elatma eylemi 1995 yılından sonrasına ait olup olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmadığından, 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma davalarında borçlunun gayrimenkul, menkul, hak ve alacaklarına haciz uygulanmasının hukuka uygun olduğu-
İcra vekalet ücreti kalemi hesaplanırken belirlenen asıl alacak miktarı dikkate alınmadan hesaplama yapıldığı görüldüğünden, mahkemece, icra vekalet ücreti yönünden bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekeceği-
Mahkemece; 2942 sayılı Kanun gereğince değerlendirme yapılmış ise de; şikayetçi borçlu vekilinin 4706 ve 5393 sayılı Kanunlar gereğince haczin kaldırılması talebine ilişkin olumlu veya olumsuz karar verilmediğinden, eksik inceleme ile sonuca gidilemeyeceği-
Mahkemece, TBK'nun 100. maddesi (BK'nun 84. maddesi) ve İİK'nun 33. maddesi gözetilerek Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tavzih kararına göre asıl alacağa işleyen faiz miktarının ve dosyaya yapılan ödemelerin belirlenmesi, önceki takiplerdeki yapılan ödemeler de dikkate alınarak takip tarihi itibariyle talep edilen alacak miktarının denetlenmesi gerekeceği-