Sigorta Tahkim Komisyonu'nun kararına karşı borçlu vekili tarafından takip tarihinden önce 07/03/2014 tarihinde itiraz başvurusunda bulunulmuş ve itiraz başvurusunun usulüne uygun olarak yapıldığı kabul edilerek itirazın hakem heyetine tevdine karar verildiğinden, mahkemece takip tarihinden önce yapılan 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddenin 12. fıkrasındaki değişiklik ve usulüne uygun itiraz birlikte değerlendirildiğinde şikayetin kabulüne karar vermek gerekeceği-
Gayrimenkulün teslimine dayalı tahliye emrinin, kamulaştırmaya ilişkin tescil işlemlerini içeren belgeler eklenerek gönderildiği, yapılan bu işlem nedeni ile davacılara tebliğ edilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlak Yönetimi Daire Başkanlığı Kamulaştırma Müdürlüğü işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması için dava açıldığı ve İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nce 2014/1719 Esas sayılı karar ile '' yürütmenin durdurulması isteğinin kabulüne '' karar verildiği görüldüğünden, bu durumda gönderilen tahliye emri ile yürütülmekte olan takibin durdurulması gerekeceği-
Serik 2. İcra Dairesi'nin 2013-2836 Esas sayılı ilamsız takiple ilgili dosyasında yapılan hesap tablosuna göre, aynı gün tüm dosya borcu ödenerek dosyanın infaz edildiği anlaşıldığından, artık ilk takibe devam olanağı bulunmadığı, itirazın iptali ilamı ile hüküm altına alınan inkar tazminatı alacağı için yeni bir takip başlatılmasında usulsüzlük bulunmadığı-
Borçlunun zamanaşımı itirazı yanında diğer itiraz ve şikayet nedenleri de bulunduğundan, mahkemece; davacının şikayet dilekçesi ile ileri sürdüğü hususların tümünün iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirerek HMK'nun 297. maddesi kapsamında tüm hususları içeren olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerekeceği-
İzmir 3. Aile Mahkememesi'nin 2010/... Esas, 2013/... Karar sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre ek dava açılabilmesi için ilk açılan dava dosyasının sonuçlanmasına ve verilen kararın kesinleşmesine gerek olmadığı; İzmir 3. Aile Mahkememesi'nin 2010/... Esas, 2013/... Karar sayılı dava dosyasındaki kararın da davaya konu alacağa esas teşkil edilen araç yönünden verilen hükmün de kesinleştiği; dava dosyasındaki bilirkişi raporuna göre davacı/alacaklının bakiye 3.000 TL daha alacağının olduğu; mahkemece, bu hususlar gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Muhdesatın tespiti davası sonucunda verilen ilamın icra ve infaz kabiliyetinin bulunmayacağından, bu davaların uygulama alanının sınırlı olduğu- Ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin açıkça kabul edilmemesi halinde muhdesat iddiasında bulunan paydaşın muhdesat iddiasını açıkça kabul etmeyen paydaşlara karşı tespit davası açmasında hukuki yararı olduğu- Davalılar ortaklığın giderilmesi davasında davacının binaya ilişkin muhdesat iddiasını kabul ettiklerinden, bina yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak davacı bina dışında su deposu, su borusu, evin eklentisi ve ağaçlar yönünden de uyuşmazlık çıkarmış olduğundan ve davalılar bu muhdesatlar yönünden davacının iddiasını kabul etmediklerini bildirdiklerine göre, davacının belirtilen muhdesat unsurları yönünden tespit davası açmasında hukuki yararının bulunduğu-
İlamda hükmedilen ücret alacaklarına uygulanacak en yüksek mevduat faizi oranının tespiti için HGK'nun 20.09.2006 tarih, 2012/594-534 Esas ve Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mahkemece; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde mevduata fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması gerekeceği-
Taraflar arasında dava konusu taşınmazlara yönelik mülkiyetin daha önce açılan davalarda tartışıldığı ve kararların kesinleştiği anlaşılmakla, men'i müdahale ilamının takibe konulabilmesi için kesinleşmesinin gerekmeyeceği-
İlamın bozulmasından sonra kurulan yeni hüküm icra dosyasına ibraz edilerek bakiye borç muhtırası tebliğ edildiği ve icra hukuk mahkemesinin yeni ilama göre muhtıra çıkarılmasının usule uygun olduğu yönündeki kabulü yerinde ise de; mahkemece gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak, dosya hesabının yapılan ödemeler nazara alındığında doğru olup olmadığının denetlenmesi ve muhtıra ile istenilebilecek miktarın belirlenmesi gerektiği-
1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerekeceği-