Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, asıl alacağa uygulanacak faiz oranı için "Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı" denilmiş ise de, faiz hesaplaması yapılırken hangi bankanın baz alındığı belirtilmediğinden, mahkemece, ilam ve Yasa maddesi gözönüne alınarak, Devlet Bankalarının DOLAR cinsinden yabancı paraya açtıkları bir yıl vadeli mevduat hesabına fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranları sorularak, bu oranlar üzerinden yaptırılacak inceleme ile sonuca gidilmesi gerekeceği-
İcra dosyasına 04.09.2014 tarihinde 86.704,04 TL 'nin ödendiğinin görüldüğü, bu tarih itibariyle henüz maktu vekalet ücreti uygulamasına yönelik, 6487 sayılı Yasa'yla değişen, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası iptal edilmemiş olduğundan gerektiğinde bilirkişi raporu da aldırılarak, maktu vekalet ücreti üzerinden yapılacak hesaplama sonucu dosya borcunun belirlenmesi ve yapılan ödemenin borcu karşılayıp karşılamadığının tespiti gerekeceği-
Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada, hangi bankanın faiz oranının uygulandığı belli olmadığı gibi, dönemsel olarak da belirlenen faiz oranlarının ne şekilde uygulandığı belli olmadığından, ek rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
Bir ödeme belgesinde ne için ödendiğine dair bir açıklama var ise, ödemenin o iş için yapıldığının kabulü gerekeceği, kredi kartı borç açıklaması ile yapılan ödemenin, alacaklı tarafından kabul edilmediği takdirde nafaka ödemesi olarak kabul edilemeyeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, bu durumun hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
İlamda faiz hakkında bir hüküm bulunmasa da, ilamda yazılı alacak karar tarihinde muaccel olacağından bu tarihten itibaren faiz istenebileceği- Üçüncü kişiden tahsiline hükmedilen bedel, elden çıkarılan taşınmaz yerine geçen değere isabet eden nakten tazminat niteliğinde olup tasarrufun iptaline ilişkin kararda faiz hakkında bir hükmün yer almadığından, ilamda yazılı alacağa, muaccel hale geldiği karar tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin mümkün olduğu-
Alacağa ilişkin ilamın, kesinleşmeden infaz edilebileceği- İlamın hüküm kısmının aynen infaz edilmesi gerektiği, "dar yetkili" icra mahkemesinin yorum, tahmin ve takdir yoluyla hüküm kısmını değiştiremeyeceği- İcra müdürünün de, itirazın iptaline ilişkin ilamın hüküm fıkrası ile bağlı olup, mahkeme kararını yorumlayarak işlem yapamayacağı- İtirazın iptaline ilişkin ilamın hüküm kısmında "5.384,83 TL üzeri"nden takibin devamına karar verildiğine ve hükümde açıkça, bu alacağın bir kısmının "asıl alacak", bir kısmının da "işlemiş faiz olduğu" belirtilmediğine göre, 5.384,83 TL'nin tamamının asıl alacak olarak kabulü ile faiz hesabının buna göre yapılıp dosya alacağının belirlenmesi gerektiği-
25.09.2013 Karar tarihli takip konusu ilama göre, idarenin kamulaştırmasız elatma eylemi 1995 yılından sonrasına ait olup olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmadığından, böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma davalarında borçlunun gayrimenkul, menkul, hak ve alacaklarına haciz uygulanmasının hukuka uygun olacağı-
Taraflarca bildirilen bankalardan fiili uygulamaları gösteren faiz oranları sorularak dosya içine konulduktan sonra, alacak kalemlerinin net miktarı bulunup, dayanak ilamda en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsiline hükmedilen alacaklar için bildirilen banka faizleri, diğer kalemler için yasal faizler uygulanarak Yargıtay denetimine elverişli şekilde rapor hazırlanması için konusunda uzman bir bilirkişiye başvurularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun kendisine tebliğ edilmesi gerektiği- İcra emrinin borçluyu temsil eden vekiline tebliğinin zorunlu olduğundan "asile yapılan icra emri tebliğ işleminin iptali" yerine icra emrinin vekile tebliği suretiyle takibe devam edilmesi yönünde hüküm kurulması gerektiği-
