Hükmün içeriğinin aynen infazı zorunlu olduğundan, sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği-
Dosya içerisinde bankaya ait müzekkere cevaplarındaki faiz oranları ile cevap dilekçesine ekli faiz oranları arasında farklılık olduğundan, mahkemece, Genel Müdürlük'ten ilgili dönemlere ait en yüksek mevduat faizinin sorularak gelen müzekkere cevabına göre yeniden hesaplama yaptırılması gerekeceği-
İcra müdürünün alacaklının ilamı ibraz etmesi üzerine borçluya icra emri göndermek zorunda olduğu, ilamın infaz için kesinleşmesi gerektiğine ilişkin şikayetin borçlu tarafından ileri sürülmesi halinde, icra mahkemesince sonuca bağlanacağı, bu nedenle icra müdürünün istemin reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekeceği-
Mahkemece, ilam ve Yasa maddesi nazara alınarak Devlet bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının ilgili Bankalar Genel Müdürlükleri'nden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılması ve sonuca gidilmesi gerekirken, bilirkişinin Merkez Bankası verilerine göre yaptığı hesaplamanın kabul edilerek hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Yıkıma ilişkin davalar sonunda verilen kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceği-  Mahkemece, belediye kararı ile davalının tapu tahsis belgesinin iptal edildiği ve bu nedenlerle taşınmazın mülkiyeti yönünde de bir ihtilafın olduğu ve ilamın kesinleşmeden infaz edilemeyeceği-
İcra takibinin dayanağı olan ilamın incelenmesinde; “Dava konusu işlemin iptaline, 30 hizmet yılından fazla geçen hizmet süresine göre hesaplanacak emekli ikramiyesinin hesaplanarak başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine" karar verildiği, hüküm altına alınan yargılama gideri ve avukatlık ücreti dışındaki kısımlar likit bir alacak olarak eda hükmü içermediğinden mahkemece, yargılama gideri ve avukatlık ücreti dışındaki alacak ve eklentilere yönelik şikayetin kabulü ile icra emrinin bu kalemler yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği-
Aynı ilamdan kaynaklanan alacaklar için, aynı takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak alacağın tahsili mümkün iken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın ayrı takip başlatılmasının usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği- Tüketici Mahkemesi'nin kararı ile "...davacının ... tarihleri arasında her yılın 42. haftasında kullanılmak üzere devre tatilinden yararlanma hakkının olduğunun tespitine..." hükmedilmiş olup yapılan takipte bu ilama dayanılarak 2012 yılı 42. haftasında alacaklının bu haktan yararlandırılması ve karşı yanların bu hakkın kullanılmasına yönelik müdahalelerinin önlenmesi talep edilmişse de, icra müdürlüğünce ilama bağlanan bu kullanma hakkı için 2011 yılı 42. haftası için yapılan ilk takip dosyasında icra emri düzenlenerek takibe devam olanağı bulunmakta olduğundan, ayrı bir takip yapılması usulsüz olduğu-
Mahkemece verilen ilk kararda borçlunun diğer şikayet nedenleri, kabul edilmiş alacaklının sadece icra vekalet ücretinin maktu değil nispi olması gerektiği gerekçesiyle yaptığı temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtayın ilgili dairesinin icra vekalet ücretinin nispi olması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verdiği; diğer şikayetler hakkında verilen karar temyiz edilmeyip bozma kapsamı dışında kaldığından mahkemenin, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz oranı uygulanması ve 750,00 TL ilam vekalet ücreti yönündeki kararlarının kesinleştiği; bozma sonrası verilen kararda bu husus dikkate alınmadan, tüm şikayet sebeplerinin reddi anlamına gelecek şekilde davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Hakim tarafından elektronik ortamda imzalanıp, onaylanan ve UYAP avukat portalından editör programı ile yazdırılmış ilamın takibe konulmasında Yasa'ya uymayan bir yön bulunmadığı-
Davalının mülkiyet iddiasının bulunmadığı, bağımsız bölümün kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesine göre davacı arsa sahibine düştüğünün tarafların kabulünde olduğu, taşınmazın fiilen ve hukuken teslime hazır olduğu halde davacı tarafça teslim alınmaktan imtina edildiğine ilişkin savunmada bulunduğu ve bu durumda ilamın infazı için kesinleşmesi gerekmeyeceği-