Kamulaştırmasız elatmaya ilişkin eylemin 1983 yılından önce olduğunun kabulü gerektiğinden olayda uygulanması gerekli Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 7. fıkrası uyarınca el koymaya ilişkin kamulaştırmasız elatma bedellerine dair dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin nispi hesaplanması söz konusu olmayıp maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının niteliği gereği kendisini vekil ile temsil ettiren taraflar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmekte olup 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine 6459 sayılı Yasa'nın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz” işletilmesi gerektiği; belirtilen bu faiz alacağı kamulaştıma bedelinin tespiti ve tescil davasının fer'i niteliğinde olduğu; asıl alacağa bağlı bu kalemin takibe konu edilmesi halinde de icra vekalet ücreti hesaplanırken AAÜT uyarınca maktu olarak tayini gerekeceği-
6352 sayılı Yasa'nın 58. maddesi ile değişik 2577 sayılı Yasa'nın 28 inci maddesinin (2) fıkrasına göre “...Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılacağı, birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunacağı, bu değişikliğin adli yargı mahkemeleri tarafından verilen ilamların infazında uygulanma olanağı bulunmadığı-
Alacaklının, vade günündeki kur üzerinden alacağın Türk Parasına çevrilerek ödenmesini talep etmesinde bir usulsüzlük yok ise de; dayanak ilamda avans faizi istenebileceğine dair bir hüküm olmadığından, Türk Parası üzerinden başlatılan takipte yasal faiz talep edilmesi gerektiği değerlendirilmeden, avans faizi oranı üzerinden yapılan faiz hesabına dayalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Sigorta Tahkim Komisyonu'nun kararına karşı borçlu vekili tarafından takip tarihinden önce 07/03/2014 tarihinde itiraz başvurusunda bulunulmuş ve itiraz başvurusunun usulüne uygun olarak yapıldığı kabul edilerek itirazın hakem heyetine tevdine karar verildiğinden, mahkemece takip tarihinden önce yapılan 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddenin 12. fıkrasındaki değişiklik ve usulüne uygun itiraz birlikte değerlendirildiğinde şikayetin kabulüne karar vermek gerekeceği-
Gayrimenkulün teslimine dayalı tahliye emrinin, kamulaştırmaya ilişkin tescil işlemlerini içeren belgeler eklenerek gönderildiği, yapılan bu işlem nedeni ile davacılara tebliğ edilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlak Yönetimi Daire Başkanlığı Kamulaştırma Müdürlüğü işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması için dava açıldığı ve İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nce 2014/1719 Esas sayılı karar ile '' yürütmenin durdurulması isteğinin kabulüne '' karar verildiği görüldüğünden, bu durumda gönderilen tahliye emri ile yürütülmekte olan takibin durdurulması gerekeceği-
Serik 2. İcra Dairesi'nin 2013-2836 Esas sayılı ilamsız takiple ilgili dosyasında yapılan hesap tablosuna göre, aynı gün tüm dosya borcu ödenerek dosyanın infaz edildiği anlaşıldığından, artık ilk takibe devam olanağı bulunmadığı, itirazın iptali ilamı ile hüküm altına alınan inkar tazminatı alacağı için yeni bir takip başlatılmasında usulsüzlük bulunmadığı-
İzmir 3. Aile Mahkememesi'nin 2010/... Esas, 2013/... Karar sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre ek dava açılabilmesi için ilk açılan dava dosyasının sonuçlanmasına ve verilen kararın kesinleşmesine gerek olmadığı; İzmir 3. Aile Mahkememesi'nin 2010/... Esas, 2013/... Karar sayılı dava dosyasındaki kararın da davaya konu alacağa esas teşkil edilen araç yönünden verilen hükmün de kesinleştiği; dava dosyasındaki bilirkişi raporuna göre davacı/alacaklının bakiye 3.000 TL daha alacağının olduğu; mahkemece, bu hususlar gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun zamanaşımı itirazı yanında diğer itiraz ve şikayet nedenleri de bulunduğundan, mahkemece; davacının şikayet dilekçesi ile ileri sürdüğü hususların tümünün iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirerek HMK'nun 297. maddesi kapsamında tüm hususları içeren olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerekeceği-
Muhdesatın tespiti davası sonucunda verilen ilamın icra ve infaz kabiliyetinin bulunmayacağından, bu davaların uygulama alanının sınırlı olduğu- Ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin açıkça kabul edilmemesi halinde muhdesat iddiasında bulunan paydaşın muhdesat iddiasını açıkça kabul etmeyen paydaşlara karşı tespit davası açmasında hukuki yararı olduğu- Davalılar ortaklığın giderilmesi davasında davacının binaya ilişkin muhdesat iddiasını kabul ettiklerinden, bina yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak davacı bina dışında su deposu, su borusu, evin eklentisi ve ağaçlar yönünden de uyuşmazlık çıkarmış olduğundan ve davalılar bu muhdesatlar yönünden davacının iddiasını kabul etmediklerini bildirdiklerine göre, davacının belirtilen muhdesat unsurları yönünden tespit davası açmasında hukuki yararının bulunduğu-